24 Eylül 2013 Salı


08.08.2013 :

Ulaan Bataar ‘da bizi Juulchin Seyahat firmasının şoförü karşıladı ve sağdan direksiyonlu bir minibüsle Kaiser Otel ‘e götürdü. Trafik çok dolu. Yollar dar ve bozuk. Kurallara uyuyorlar ancak çok araba olması nedeniyle vakit kaybediyoruz. Minibüste bir Alman kız ve erkek arkadaşı da var. Onlarla muhabbet ettim. Friedrich Ebert Stiftung ‘da çalışıyorlarmış. Kız yılda birkaç kez Moğolistan ‘a geliyormuş ve araştırma yapıp raporlar hazırlıyormuş. Erkek arkadaşı ise ilk kez geliyormuş. Adı Jan. Aynı otelde kalacağız onlarla. Onlar bir gece kalıp Moğolistan ‘ın batısında bir yerlere yürüyüş ve kamp için gidecekler.

Otel ‘e ulaştık. Saat yaklaşık 11:00 gibi. Odamız hazır değil. Lobby/restaurant kısmında Ömer ‘le oturduk. Bir soğuk bira iyi geldi. Otel bayağı iyi durumda. Tam yanımızdaki bina bir hastane. Hastanenin karşısında Hotel Platin var. Odamız hazırlandı ve odaya geçtik.

Odamız büyük ve yerler halı kaplı. Odada acayip bir koku var. Sanırım halıdan kaynaklanıyor. Ömer ‘le odamıza alışıyoruz. Derken Evre gelmekte oldukları Çin-Ulaan Bataar treninden telefonla bizi aradı. Yaklaşıyorlarmış. Yaklaşık 13:00 gibi geldiler.

Bu arada Juulchin firmasından Mona aradı. Saat 14:00 ‘de onların ofisine davet etti.
Bizim toparlanıp otelden çıkışımız 14:10 ‘u buldu. Otele çok yakın ofislerine yürüyerek ulaştık. Saat 14:30. Ulaan Bataar ‘da kalacağımız 2,5 günü birlikte karara bağladık.
Bir pazarlıkla sonuçlandırdık. 1,350.-USD nakten ödedik. Güler yüzlü ve sempatik insanlar.
Profesyonel bir ofisleri var. Yeni 3 katlı bir binanın 2. Katını tutmuşlar. Yaklaşık 200 m2 ‘lik bir alanda 8-10 kişi çalışıyorlar.

Bize rehberlik yapacak genç ve şirin kızla tanıştık. Kibar ve narin bir kız. Adı Bunayaa.
İngilizcesi çok iyi. Bizi hemen şehir turu için aldılar, bize ayrılan minibüsle şehir turumuz başladı. İlk ziyaret bir zamanların İmparatorunun konağı/sarayı olarak tamamen ahşaptan inşa edilmiş bina: Bogd Khan Sarayı. Müze statüsünde gezdiriyorlar. Burada müzeler 17:00 ‘de kapandığı için sadece burayı gezdik. 
 
 


Sarayın bizim bildiklerimizle pek bir ilgisi yok. Büyük bir bölümü yok olmuş. Kalan kısmı ise yaklaşık ¼ ‘ü. Yaşadığı kışlık saray iki katlı. Bir zamanların Ulaan Bataar ‘daki en yüksek bina diye ifade ediliyormuş. Doğrudur çünkü Moğollar tamamen “ger” adı verilen yuvarlak ve üstü hafif konik kubbemsi olan çadırlarda oturmayı adet edinmişler.

Tamamen ahşaptan yapılmış Bogd Khan kompleksine süslemeli yüksek bir kapıdan giriliyor. Kapı ayrı bir önem ve özene sahip olarak yapılmış. Oymaları ve süslemeleri dikkat çekiyor. İçeri girerken yine kapalı bir kısımda sağda ve solda 2 ‘şer olmak üzere dört mevsimi temsilen koruyucu adını verdikleri ahşap tanrı heykelleri var.

Burayı geçince bahçe bölümüne çıkılıyor. Yaklaşık 600-800 m2 ‘lik bir dikdörtgen bahçe.
Orta eksenindeki yoldan yürüdük. Orta mesafede sağda ve solda iki ayrı ibadethane (küçük tapınak binası var). Sağdakinde ipek kumaşlara işlenmiş ve doğal boyalarla boyanmış iki boyutlu Buda  posterleri var. Çeşitli tanka eserler var. 3 odadan oluşan bu bölümü gezdik. Geldiğimiz kapıdan çıkarak bahçeye ve enlemesine tam karşıya geçerek bu defa metallerden yapılmış Buda heykel ve süslemelerini içeren diğer tapınağa geçtik. Burası da 3 odadan oluşuyor. Gezip çıktık. Bahçenin sonunda tam kapının karşısında yer alan ahşap binaya geçtik. Burada da çeşitli eserler ve Budizmle ilgili çeşitli süslemeler var.

Bahçede yer alan binaları gezdikten sonra hemen bitişik bir bahçede yer alan Bogd Khan ‘ın kışlık sarayı olan beyaz boyalı 2 katlı binaya ulaştık. Üst kata çıktık. Birbirinden geçilen ortası koridor şeklinde tasarlanmış sarayda çeşitli odalar mevcut. Yatak odaları, oturma bölümleri v.s  Alt katta Bogd Khan ‘ın içi doldurulmuş hayvanlardan oluşan koleksiyonu var. Üstü kar leoparı postuyla kaplı ger var. Bogd Khan sarayından ayrıldığından beri temizlik bile yapılmamış sadece koruma altına alınmış bir saray burası.

Buradan ayrılıp tüm şehri rahatça gören bir tepede yer alan anıta gittik. Araçlar bir yere kadar ulaşıyor ve sonrasında yaklaşık 150 basamaklı geniş bir merdivenden tırmanarak tepeye ulaşılıyor. Bu arada bir yağmur başladı. Yukarıda çepeçevre betondan yapılmış bir
pano var. İçe bakan yüzeyi çeşitli kahramanlık hikâyeleriyle süslenmiş modern mozaik tarzında. Ortada durup görselleştirilmiş hikâyeleri izlemek mümkün. Buradan şehri izledik.
Hava bulutlu ve yağmurlu. Şehrin içinden akan nehrin doğu tarafındayız. Bu bölüm yeni yapılan inşaatlarla zengin bir muhit haline geliyormuş.

Aşağıda hemen tepeden inince rahatça ulaşılacak mesafede altın renginde bir büyük Buda heykeli var. Arabayla buraya indik. Burası Buda parkı diye geçiyor. İnsanların dinlenme ve havalanma yeri şeklinde bir park. Ortasında yerden yaklaşık 20 metre yüksekliğinde ayakta duran bir Buda heykeli var. Parkın bir yanında büyük bir Budist davul diğer yanında ise bir çan duruyor. Bunlar yaklaşık 5 x 5 metrelik üstü sundurmalı beton platformlarda yer alıyor. Stresle veya sevinçle davul çalmak ve için halka açık bir davulmuş bu.Yeni evlenenler de bu parka geliyor. Resimler çektirip mutluluklarını burada paylaşıyorlar.Bir evli çift de biz oradayken resimler çektiriyorlardı.

Bundan sonraki durağımız tiyatro. Turumuzun paketi içine yer alan tiyatroda folklorik unsurlardan bir demet sunuluyor. Tam 18:00 ‘de başladı. Çok özenle düzenlenmiş bir tiyatro binası ve salonu. İçeri girdik. Kırmız koltuklarda yerimizi aldık. Çok özenle hazırlanmış çeşitli gösteriler izledik. Folk danslarının yanı sıra gırtlaktan şarkı söyleyenler İlgi çekiciydi. Sadece gırtlaklarını kullanarak yükselip alçalarak şarkı söylüyorlar. Müzik eşliğinde de olabiliyor. Bir ara tek bir kız çocuğu çıktı ve “lastik kız” hareketleri yaptı. Olmayacak elastikiyette bedensel birçok gösteriyi yaptı. Bunların hiçbirinde fotoğraf çekilmesi mümkün değildi. Gösteri yaklaşık 1 saatten fazla sürdü. 

Buradan çıkıp şehrin ana caddelerinden birinde yer alan Gomongo tarzı bir BBQ salonuna gittik. Seçimlerimiz yapıp lezzetli yemeklerimizi keyifle yedik. Buradan çıkıp para bozdurduk. Moğol parası Tugrig olarak geçiyor. Para bozdurduktan sonra hemen yakınında bulunan Grand Khan adlı Irish Pub ‘da oturduk. Hepimiz bir şeyler içtik. Bunaya ‘ya da ikram ettik. Kahveler güzeldi. Kahvenin yanında da bir tek Chingiz Votka iyi oldu.Az veriyorlar ve 50.-Tugrig alıyorlar.Yaklaşık 12.00 gibi otele geri döndük. Ertesi günü 09:00 ‘da çıkmak üzere sözleştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder