MOTOSİKLETLE İPEK YOLU 'na / To the SILK ROAD by MOTORCYCLE
1. Gün / Day 1 :
16 Mayıs 2014
İstanbul 'dan, Beykoz 'dan oğlumu okuluna öperek uğurladıktan ve Sevgili Karım Nihal 'le öpüştükten sonra yola çıktım. Gökyüzü çok az bulutlu ve açık, hava sıcaklığı tam motor sürüşüne uygun düşen bir kıvamdaydı. 08:36 gibi tekerlek döndü. Motorun km sayacı 2,136 km 'yi gösteriyordu.
Yaklaşık 09:00 gibi Ümraniye gişelerdeydim. TEM 'den yola devam. Gebze 'de zorunlu olarak E5 yani eski kara yoluna geçmece. Zira TEM üzerinde uzun bir mesafede yol çalışması var.
Körfez 'deki girişten tekrar TEM 'e geçtim. Hava güzelliğini koruyor ve hava sıcaklığı ideal durumda.
Sakarya, Hendek çıkışına bir kaç km kala benzin aldım, benzincilerin ikramı çayımı içtim.
Bu arada yedek olarak gayet güzel bir şekilde sağ yan çantaya bağladığım 6 litrelik bidona da yedek benzinimi aldım. Küçük bir benzin molası sonrası hareket ettim. Yine TEM otobanı üzerindeyim. Bolu Dağını eski dağ yolundan yaptım. Tünelin yapımı bittikten sonra ilk defa bu yolu geçmenin keyfini yaşadım. Yolun etrafı çok tenhalaşmış ve bir çok iş yeri terk edilmiş durumda. Eski lokantaları, ekmek satanları, hediyelik satanları hatırlayanlar bilir. Şu anda tek tük et-mangalcılar var.
Hava ve yol koşulları motorla rahat çıkılabilir durumdaydı. Bolu Dağı sonrasında tekrar TEM Otoyoluna daldım. Bolu 'yu geçtim. Birkaç çıkış sonra Gerede çıkışını alarak trafik levhalarında belirtildiği üzere Samsun yönünü aldım. Bu arada Çerkeş 'e yaklaşırken karnım acıkmaya başladı. 12:30 'da hem benzin almak hem de karnımı doyurmak için "Fatih Hanı" nda durdum.
Hem de ne lokantaymış ? Yarım kuru fasulye ve tam porsiyon sebzeli köfte. Köfteleri bu kadar tıkız nasıl yapabilmişler şaşırdım. Yanında da salatayı unutmamak lazım. Ama kepçeleri boldu. Buna söylenecek bir şey yok. Hesap 13.-TL.
Fatih Hanı Et Lokantası 'nın Menüsü ve su sürahisi
Çayımı da içtikten sonra 13:00 gibi Çerkeş 'in bu güzide yol üstü lokantasını terk ettim.
Anadolumuzun kısmen çorak kısmen verimli arazileri arasında yapılmış "duble yollardan"
sürerek Atkaracalar, Ilgaz, Tosya, Osmancık gibi ilçelerden geçtim. 14:30 gibi Osmancık 'da yol boyundaki bir büyük ve modern dinlenme tesisinde az şekerli kahvemi içtim. Çerkeş 'ten sonra hava sıcaklığı 30 dereceyi bulmuştu. Buradan 15:10 sularında ayrılarak Merzifon 'a doğru hareket ettim. Merzifon 'da kalmak veya buradan Amasya 'nın Ovasaray Köyüne gidip orada Sevgili Ayşegül 'cüğüm ve ablası Hatice 'nin çiftliklerinde çiftlik kahyası Zeki 'nin misafiri olarak kalmak ya da yarının yolunu bugünden kazanmak için ver elini Samsun yapmak alternatifleri içinden son olanını seçtim.
Merzifon 'dan Samsun 'a doğru gelirken bir trafik kontrolü de yaşadım. Radar değilmiş neyse ki.
Sadece tesadüfi seçilen deneklerden biriymişim. Korkmaya gerek yokmuş yani. Polislerin telsiz konuşmaları sırasında Samsun 'da oturan büyükçe kuzenlerimden biri olan Şengül 'ü aradım. 'Geliyorum çayı demle !' diye de eklemeyi unutmadım.
Bu arada anmadan geçmeyelim. Samsun 'a 40-50 km kala "Çakallı" diye bir mevki var yol üstünde. Yaklaşık 2-3 km 'lik bir şeritte yolun hem sağında hem solunda menemenciler var.
halkımıza menemen hizmeti sunuyorlar. Bunları görünce hem oradan bir yerden benzin aldım hem de benzinciden öğrendiğim menemenciye gittim. "Ünal Menemen"de gerçekten güzel bir
menemen yedim. Tavsiyelerimle. Hiç soğan koymuyorlar, bir orta boy domatesi 4-5 parçaya bölüp sahanın içine atıyorlar. Sarımsı renkte bir tereyağı, bolça pul biber, çok seyrek vaziyette yeşil biber ve biraz tuzla pişiriyorlar. Sonuna doğru kaşar peyniri ve iki yumurtayı içine atarak
devamlı karıştırmak suretiyle güzel sona ulaştırıyorlar. İşte size Bezmi ÜNAL ve Oğulları 'nın telefonu : 0362.751 60 29
Tabii bu arada benin Samsun 'a gelişim biraz gecikti. Ama hiç olmazsa erken bir akşam yemeği yiyerek akşama yüklememiştim. 17:36 gibi Samsun 'a ayak pardon tekerleğimi basmış oldum. Tam 9 saatte Samsun 'un merkezindeydim ve Navigatörün yardımıyla kendime bir otel aradım, buldum. North Point Hotel . Geceliği 137.-TL (KDV ve kahvaltı dahil). Hemi de Karadeniz manzaralı sırtı da şehrin ta göbeğine bakıyor. Otele yerleştim, duş aldım ve motoru almaksızın, yürüyerek hemen Şengül 'e ziyaret ve çay içmece ve muhabbet etmece.
Yaklaşık 1,5 saatlik muhabbetten sonra Samsun 'un merkezini keşfe çıktım. 100.Yıl Bulvarı çok meşhur; oradan yürüyerek Çiftlik 'e vardım. Yol düzenleme ve alt yapı çalışmaları olduğundan her taraf keçi gibi takılan Samsunlularla doluydu. Küçük mıcır ve toprak tepelerinin üstüne tırmanıp, kaza bela yapmadan manevralar yapmayı başarabiliyorlar. Buradan sonra Cumhuriyet Meydanı ve karanlıkta Atatürk Heykelini gözlemledim ve fotoğrafladım.
Farkedilesi dinamik bir heykel. At da muhteşem, Atamız da çok karizmatik. At binip de attan savrulup düşenlere örnek gösterilebilir. Bu arada heykelin sadece 3 noktası kaideye basıyor.
Atın arka ayakları kaideye basarken, kuyruğu da atın öndeki ağırlığını çekerek dengeliyor.
Artık ülkemizde bira içme özgürlüğü kalmamış durumda. Tek tük bazı birahanelerde bira veya içki içilebiliyor. Samsun 'da da aynı şekilde birahane bulma zorluğu var. Ancak çay içilen kafeler ibadullah. Kaldırımlar ve dar sokaklar çay evlerine mekan oluyor. Neyse bir birahane buldum. Ama insan kaçak kuçak bir iş yapıyormuş gibi kendini baskı altında hissediyor. Tabii böyle yerlerde atmosfer de çok kötü. Bira içmeye değmiyor yani. Yürüyerek Samsun 'un dar ve eski sokaklarından otele döndüm. Biraz bilgisayar da yazı yazmaca, fotoğrafları derlemece ve sonra uyku.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder