MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
11. Gün / Day 11
: 26.05.2014
Aşgabat (Türkmenistan) >>>Daşoğuz>>>Köneürgenç
(Türkmenistan)
Yapılan km: 710
Bugünkü parkur zorlu
olacak. Karakum Çöl 'ü geçilecek. Uzun ve sıcak bir gün olacağı muhakkak. Düne kadar olan 39-40
derece C sıcaklıklar en azından bu yolda da yaşanacaktır elbette.
Sabah 05:00 de uyandım.
Motorun çantalarını ve levazımatı bir akşam öncesinden hazırlamıştım. Bir Çokoprens
bisküviyle kahvaltı yaptım, su içtim. Motoruma bindim ve 05:30 ‘da hareket
ettim. Bir gün öncesinden keşfettiğim otoyol bağlantısını kullanarak Merv
sapağına geldim ve 1-1,5 km kadar Merv yönüne devam ederek buradaki
benzincilerden depomu ve yedek 5 lt ‘lik plastik depomu doldurdum. Şu kırmızı
renkli yedek plastik depoyu almakla çok iyi etmişim. Bugüne dek birkaç kez
kullanma ihtiyacı olduğu gibi insana bir de cesaret veriyor. Toplam 23 litre
benzinim var ve 15.-Manat verdim. Teorik bir hesapla 23 litre benzinle 460 km
yol gidebilirim. Ancak gideceğim yol üzerinde hiç benzinci yok. Girişten
itibaren ilk 100 km ‘de yer alan yerleşim yeri Bokurdak ‘da benzinci var
sonrası tam takır kuru bakır. Söylenti o ki bazı yerlerde yol kenarında
bidondan benzin satanlar var(mış). Benzinci ‘den çıkarken saat 05:50 ‘yi
gösteriyordu ve hava sıcaklığı 28 derece C ‘dı. Dinç ve azimli yola koyuldum.
Yolun ilk kısımları iyi kaplanmış. Fazla göçük ve yama yok. Bokurdak arkasından
Jerbent adlı yerleşim yerlerini geçtim. Yolun aşağı yukarı yarısında Derweze
diye bir yer gösteriyor haritada. Buraya çok yakın ancak yoldan dışarı
çıkmacasına açık bir gaz krateri var. Birçok yerde okumak mümkün. Derweze de bu
anlama gelen bir lafmış. Tam Derweze ‘nin 3 km öncesinde soldan giden demiryolu
karayolunun altından sağa geçiyor. Gaz kraterine buralardan bir yerden yolun
doğu tarafına çıkmak suretiyle gidiliyormuş. Ben bu ayırımı atladım. Yaklaşık 5
km sonra yolun Batı tarafında yol kenarında 3-5 adet derme çatma kulübeler ve
pespaye binalar gördüm.
Hem benzin sormak, hem
gaz kraterini sormak hem kendi simitlerimle kahvaltı edebilmek
ve belki de çay bulabilmek
ümidiyle durdum. Evet benzinin kokusunu almışım. Rahatladım.
Bu adamcağızda benzin var
ve bana sattı. Fiyat yaklaşık 3 misli. Tabii ki fark etmez.
10 litre benzinlik yerim
var ve 10 litre benzin alıyorum. Amcaya 20 Manat bırakıyorum. Aynı zamanda
etrafımızda dolaşıp duran küçük kızına da 2 adet lolipop hediye ettim. Yani
benzincideki 6,5 Manat karşılığı benzini 20 manat ‘a aldım. Tekrar 23 litre
benzinim oldu gibi. Bu beni yolun sonuna kadar götürecek.
Bu arada adamcağız bana
kratere gidecek yolu tarif etti. 4-5 km geri sür ve oradan yolun kenarından içeri
dal dedi. Dediğini yapmaya gidiyorum. Simitlerimi de kraterin dibinde yerim
diye hayal ediyorum. Bir süre sonra yoldan ayrıldım. İlk önceleri zemin güzel
yani sert. Fakat 400-500 metre sonra tamamen kum oldu. Motorun benimle birlikte
yüklü ağırlığı yaklaşık 350 kg. Hemen batıyorum ve hâkimiyet kalmıyor ve arka tekerlek
gömülmeye başlıyor. Hemen geri dönmeye karar verdim. ‘Tek başına bu iş olmaz
Caksüt’ dedim ve biraz manevra becerisi biraz kol gücüyle kendimi kurtardım.
Aynen gerisin geri benzin aldığım adama geldim. Bana çay ikram etti ve simitlerimin
ikisini orada kahvaltı niyetine yedim. Saat sanırım 09:30 gibiydi. Güneş
diklendikçe sıcak basıyordu. Motor kıyafetleri bu sıcaklarda hiç de çekilmiyor
ama yapacak bir şey yok. Motoru sürmeye devam ettim. Bundan sonra yolun
yamalarla, çukurlarla yer yer bozulduğunu gözlemliyor ve yaşıyorum. Karayolunda
devamlı giden gelen araçlarla rastlaşmak mümkün. Yani çölün ortasında tek
başınıza değilsiniz. Köneürgenç (yani Köhne –eski- Ürgenç) sapağına yaklaşırken
yaklaşık 140 km kala bir de polis kontrolünden geçtim. 4-5 polis Allahın
sıcağında arabalarını kenara park etmişler ve tesadüfi seçim yaparak araçları
durdurup bir şeyler soruyorlar. Beni de durdurdular o sıcakta. Bu arada
sıcaklık 42 derece C olmuştu.
Derweze 'de bidondan benzin aldığım adam |
Bu tür duruşların bir
faydası da yok değil. Su içmek için iyi bir fırsat oluyor.
Belli ki polisler beni
değişik bir şey olduğum için durdurmuşlar. Muhabbet için, motoru ve beni
tanımak için… Bir yandan da hepsi görevli gibi çekirdek çitliyorlardı. Püf püf
deyip kabuklarını etrafa üflüyorlardı. Perişan, gayri ciddi ve pasaklı bir
görüntüleri vardı. Sonra içlerinden bir tanesi benim elimden suyumu aldı,
şişeyi ağzına dayadı içti. Sıcak olduğunu da fark edince “kaynaşıklak”
gibisinden bir laf etti ki beni gülme tuttu.
Neyse 10 dakikalık bir
aradan sonra yola devam ettim. Yaklaşık 40-50 km sonra bir yol sapağına geldim.
İleriye devam edince 85 km sonra Köneürgenç, sağa saparak devam edersem 100 km
sonra Daşoğuz ‘a varılıyordu. Yolun sağını aldım. Bu bölge tarıma müsait bir
ortam havasını aldı. Burası Amuderya ‘nın sulama havzalarından biriydi ve bir
vaha oluşmuştu. Etrafta gayet güzel tarım alanları olduğu gibi zaman zaman da
ilaçlama uçakları gördüm. Çok alçaktan uçarak ilaçlama yapılıyordu. Amacım önce
Daşoğuz ‘u görmek ve kalacak yer konusunda ona göre karar vermekti. Daşoğuz ‘u
Köneürgenç ‘e bağlayan diğer yol 100 km kadardı ve üçgenin diğer kenarını
oluşturuyordu.
1-1,5 saatlik bir sürüşle
Daşoğuz ‘a vardım. Karaktersiz taş binalar ve müthiş sarı sıcak bir şehirdi. Burada
bir lokanta gördüm. Tam Köneürgenç yoluna çıkış yapan yerdeydi. Motoru önüne
park ettim. Meğer lokanta üst kattaymış. Alttaki bölüm kapalıymış. Karanlık
izbe bir yer. Etrafında pencere filan yok. Adeta düğün salonu gibi düşünülmüş.
Ortada yuvarlak bir dans pisti ve etrafında radyal duran masalar. Her masa
pisti rahatlıkla görebilir durumda.
Tabi bu saatte düğün
filan yoktu. Güzel bir salata, ve çiğ börek sipariş ettim. Soğuk bir kefir
eşliğinde afiyetle karnımı doyurdum. Bu arada kefir içmekten çok memnunum. Hem
bizim yoğurt ayran havasında hem de mideye olumlu katkılar sunuyor.
Tez bir şekilde yemeğimi
bitirip hareket ettim. Benzinimi plastik depodaki dahil sonuna getirmiştim ve
benzin almalıydım. Köneürgenç yoluna devam ettim ve 3 km sonra yolun solunda
bir büyük benzincide durarak benzinimi aldım. Plastik 5 litrelik depo da dahil doldurdum.
100 km ‘lik Daşoğuz Köneürgenç yolu pek güzel bir kaplamaya sahip değil.
Delikli deşikli, yamalı
bir yol. Ortalama sürat 65-70 km ‘lerde. 15:30 gibi Köneürgenç kasabasına
vardım. Burası Türkmenistan ‘ın en Kuzey ‘inde Kazakistan, Özbekistan
sınırlarıyla buluşan bir sınır geçiş yeri. 3000 kişi gibi insan yaşıyor. Fazla
bakımlı ve şehircilikten nasibini aldığı söylenemez. Kasabanın hemen girişinde
reklam levhalarıyla dikkat çeken oteli gördüm. Önünden geçerek şehrin merkezini
sorarak koklayarak gidiyorum. Ama merkez diye bir yeri yok. Sonunda başka bir
otel olmadığını öğrendim ve ikna oldum. Tekrar Köneürgenç girişine geri dönerek
otelin bahçesine girdim, motorumu park ettim. Önünden ana yol geçiyor. Yaklaşık
40 metre kadar içerde kalıyor. Arada güzel ağaçlar ve bir de bakımlı bahçe var.
Fakat otelin içi tam bir kasaba oteli. Tilla adında zayıf mı zayıf bir kadın
bana kalacağım odayı gösteriyor. Odada 5 yatak var. Kocaman bir oda.
Başka kimseyi bu odaya
almayacağını söyledi. 25.-USD dedi 20.-USD ‘a anlaştık. Kahvaltı filan yok. Duş
tuvalet bana müstakil kocaman odaya yerleştim. Saçıldım, dökündüm.
Yaklaşık 10 saat brüt
seyahat etmiştim bugün.
Yıkanıp dinlendikten
sonra motorla kasabanın içine indim. Buranın en önemli varlığı çok eski bir masjid (=cami) ve türbeleri. Bir taksiciye sordum ve bana gösterdi. Taksici benimle
birlikte bu eski eserin yanına geldi. 15 dakika kadar muhabbet ettik. Gayet
güzel Türkçe konuşuyordu. Yaklaşık 2 yıl kadar İstanbul ‘da, Kartal ‘da bir
kartonpiyer ustasının yanında çalışmış. İşi öğrenmiş, para kazanmış ve daha
sonra buraya, memleketine geri dönmüş.
Kazandığı parayla
arabasını almış taksicilik yapıyor. Adı Ayamurat. İstanbul ‘da Murat olarak
çağırırlarmış. Bu eski İslami eserlerle ilgili olarak bir zamanlar Türkiye ‘den
gelen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ‘ün para desteği vererek buranın
restorasyonuna katkıda bulunduğunu söyledi. Ne kadar doğrudur bilemem.
Dash Masjid |
Necmeddin Kübra 'nın Türbesi |
Sağdaki Necmeddin Kübra 'nın , soldaki Piryar Veli 'nin Türbesi |
Başkalarına ait Gömütler |
Burayı gezdim. Söz konusu kalıntılar 12. Yüzyıldan bu yana geliyor. 2005 yılında Dünya Miras Listesine alınmış. İlk Türkmen Devletlerinden müslüman bazı zatı muhteremlere ait türbeler ve bir de masjid (adı Taş Masjid) yer alıyor. Masjid 'in hemen yanında Matkerim İshan 'ın (sanırım devlet kurucusu) türbesi var. 12 YY. sonunda yaşamış tarikat kurucusu Necmeddin Kübra 'nın (daha önce hiç duymamıştım) türbesi de burada.
10.-USD kadar para bozdurmak istedim. Saat 18:30 olduğundan bankalar kapatmıştı. Sordum soruşturdum, bir adamın USD aldığını ve para bozduğunu söylediler. Onu evinde (türkmenistan Cad. No.10) ziyaret ederek 10.-USD bozdurdum ve sonra kaldığım otele geri döndüm.
10.-USD kadar para bozdurmak istedim. Saat 18:30 olduğundan bankalar kapatmıştı. Sordum soruşturdum, bir adamın USD aldığını ve para bozduğunu söylediler. Onu evinde (türkmenistan Cad. No.10) ziyaret ederek 10.-USD bozdurdum ve sonra kaldığım otele geri döndüm.
Türkmenistan ‘da internet
bağlantısı yok. Dolayısıyla otelimde de yok. Ama yine de bilgisayarımla yapacak
çok işlerim var. Fotoğraflar, blog yazmak v.s. gibi.
Otelin önündeki taşlığa
bir sandalye attım ve Tilla ‘dan soğuk bir de bira satın aldım.
Hem biramı yudumladım,
hem de memleketten getirdiğim fındıkları yiyerek akşam yemeğini geçiştirdim.
Akşamın derinliklerine doğru hem esintiden ötürü hem de güneşin etkisini
yitirmesinden ötürü hava sıcaklığı makul derecelere düşmüştü.
Ertesi günü fazla uzun
sürüş yok. Ama Köneürgenç sınır kapısından Özbekistan ‘a geçeceğim. Mesai
saatleriyle çalışan bir sınır geçişi olduğunu biliyorum. 21:30 gibi yatmaya
hazırlandım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder