7. Gün / Day 7 : 22 Mayıs 2014 -Perşembe/Thursday
Gabele (Azerbaycan)>>>>Baku (Azerbaycan)
Toplam km : 256 km
Gece yatmadan önce
yağmurun şiddetinin azaldığını görerek bir gün sonrası için umutlanmıştım. Sabah
07:30 ‘da uyandığımda ilk işim açık penceremin önündeki tül perdeyi sonuna dek
açmak oldu. Etrafa sis çökmüş ve görüş mesafesi yaklaşık 1 km kadardı. Bir
yandan da yağmur yağmaya devam ediyordu. Anlaşılan bu etabın en azından
başlangıç kısmı yağmurda geçecekti. Kıyafet ve sürüş yönünden pek sıkıntı
olmuyor ancak etrafın güzellikleri izlenebilir olmaktan çıkıyor. Tepeden
tırnağa çok güzel ve denenmiş yağmur kıyafetlerim var. Sürüş konusunda da daha
fazla dikkat ve temkinli hızlarla uyum sağlamak mümkün. Ancak etraftaki doğal
güzellikleri ve gelişmeleri göz ucuyla da olsa seyreylemek zorlaşıyor.
Kahvaltı sonrası normal
kıyafetle Gilan ‘ın fabrikasına gitmeye ve orada yaptığımız hatların montajında
gelinen son noktayı görmeye niyetliydim. Otelin hemen yanı başındaki bankada
100.-USD (=78.30 Manat) bozdurdum. Otele dönüp tam fabrikaya gidecek araç beklerken
o yöne doğru gidecek otomobili olan birisine takıldım ve beni fabrikaya
bıraktı.
Fabrikayı ve özellikle
kurduğumuz hatları gördüm. Daha sonra fabrika müdürü Süleyman Bey ‘in odasına
yöneldim. Henüz gelmemişti. Saat 10:30 ‘a kadar bekledim sonra fabrikadan kendi
servisleriyle ayrıldım. Otele döndükten sonra derhal toparlanma ve motoru
hazırlama çalışmalarına başladım. Kıyafetleri giyinmek ve yağmura karşı muhkem
hazırlık biraz vakit aldı. Hem motorun başında hem de otelin lobisinde yağan
yağmura karşın çıkma hazırlıklarım insanların kafasında farklı düşünceler
yaratmıştı belli ki.
11:20 ‘de otelin önünden
hareket ettim. İlk 80 km 1 saat tuttu. 2. 80 km ‘de ise yolun zemini çok bozuk;
zıplaya hoplaya yol aldım. Yağmur hala şiddetini sürdürüyordu. Ancak sis
kalmamıştı. 150 m sonra otoban tarzı daha düzgün satıhlı yollardaydım. Bir
Azersun benzincisinde durdum. Hem yağmurlukları çıkardım, hem benzin aldım hem
de bir kahve içme fırsatı buldum. Benzinin litresi 0.70 Manat yani 1.-USD ‘dan
daha az. Kahve hazırlayan kadın çok candan ve içtenlikle yaklaştı. Ben
istemeden kaskın vizörünü silebilmem için bana bir tomar kağıt peçete verdi.
Kahveyi içtikten sonra sıra ödemesine geldiğinde ‘bu yer benim olsa senden para
almazdım ama ben de burada çalışıyorum’ diyerek misafirperverliğini ön plana
çıkartan bir jest yaptı.
Yaklaşık 30 dakikalık bir
duraklamadan sonra bulutlu ve fakat yağmayan bir havada Baku hedefte. Bas koçum
Caksüt Baku ‘ya ulaşacaksın. Amacım Baku ‘ya varmak ve booking.com ‘dan
rezervasyonunu yaptığım otele gitmeden gemi bileti satışını yapan kimseyle
görüşmek. Eğer gemi varsa oteli filan boş verip aynen feribota kapağı atmak
istiyorum.
Baku içine varınca
İstanbul trafiğini aratmayacak şekilde bir müddet motorla dura kalka ilerledim.
Navigatörüm % 1-2 yardım ediyor. Azerbaycan haritası olmadığından yüklenmediği
için. Kimse Türkmenbaşı feribot limanını bilmiyor. Deniz wokzal ‘ı (Deniz Yolcu
Salonu) olarak tarif ediyorlar. Neyse oradan öğreniyorum. Eski liman olarak
bilinen yere gidiyorum. Orada bekleyen özel yapım bir Land Rover ‘ın içindeki
karı kocayla tanıştım. Ivy ve Richard adında yağları 70 ‘li tatlı bir karı
koca. Bana bir telefon numarası verdiler. Bayan Vika ‘nın numarasıymış. Aradım.
Kendisi yeni limanda olduğunu söyledi ve benim Türkmenistan ‘a geçmek üzere tüm
belgelerimin uygun olup olmadığını kontrol etmek istedi. Beni yeni limana
çağırdı. Küçük bir tarifle yaklaşık 6 km ötedeki yeni liana gittim. Motor
olunca işler kolay tabii. Bayan Vika ‘yı ve onunla birlikte çalışan Bay Ebulfer
‘i buldum. Tüm belgeler uygun ancak otobüs bileti büyüklüğünde olan
ve Azerbaycan ‘a girişte bana vermiş oldukları bir fiş vardı. O bulunamadı;
eksik. Aslında bana verdiler, ben de bir işlem yapılsın diye bir bankoya verdim.
O da bar kodunu okuttu filan ama sonra bana vermedi. Kesinlikle orada kaldı.
Neyse işin çözümü şöyle oldu. Ben tekrar eski limana geri döndüm. Orada Gümrük
Kolcusu Habil Bey ‘i gördüm. O bilgisayar siteminden baktı ve benim gerçekten
Azerbaycan ‘a giriş yaptığımı doğruladı. Telefonla Ebulfer ‘i aradı ve bilet
kesilebileceğini onlara duyurdu. Hemen Yeni Liman ‘a yöneldim. Yakınlaştığım
bir noktada ana yol üzerinde bir bakkala
girdim. Su, domates, salam, peynir, pide, nar suyu gibi yiyecek ve içecek
aldım. Bu gece kalkacak gemiyle Türkmenbaşı ‘na geçiyorum gibi anlaşılabilir.
Yaklaşık akşam saatleri henüz güneş batmadan 1-2 saat önce Yeni Liman ‘da Bayan
Vika yazı işlerini bitirdi. Bill of Lading kesildi. Benden 200.-USD karşılığı
para tahsil edildi. İçime oturdu. Zira bu arada önceden rezervasyon yaptığım
oteli kullanmamama rağmen 92.-USD ‘ım kredi kartımdan çekilecekti. Önemli olan
Türkmenistan vize süresini riske etmeden Türkmenistan ‘a girmekti. Vizem 23
Mayıs ‘ta başlayıp transit vize şeklinde 7 Mayıs ‘ta bitecek. 22 Mayıs akşamı feribota
binersek zaten 17-20 saatte seyahat süresini dikkate alarak uygun
zamanda Türkmenbaşı Limanı ‘na ayak basacaktım.
Bu arada limanda benimle birlikte kimler var ?
Baku 'nun Yeni Liman 'ının girişi |
Bu arada limanda benimle birlikte kimler var ?
İngiliz Richard ve eşi Ivy, Patima ve ben |
Patima ve Wi ; bu arkadaşlar
benim gibi motorcu. Patima eğitmen ve Wi onun öğrencisi.
Aslında 11 kişilik bir
grup olarak seyahat ediyorlarmış. Vize sorunundan dolayı bunlar geç kalmışlar.
Diğerleri bir gün önceki feribotla Türkmenbaşı ‘na doğru yola çıkmışlar. Patima
ve arkadaşı Wi Tayland ‘lı. Grubun diğer üyeleri ise çeşitli ülkelerden bir
araya getirilmiş motosiklet sevdalıları. Globetrotters adı altında motosiklet
turları düzenleyen bir İngiliz firmasıyla birlikte çalışıyor Patima. Bu grup
Londra ‘dan başlamış ve yaklaşık 40 günde
Banghok ‘da
sonuçlanacakmış. Bu tur için motorlarını Banghok ‘dan uçakla Londra ‘ya sevk
etmişler, motorları oradan teslim almışlar.
Toplam bu şekilde olan yolcu sayısı benimle birlikte 5. Bir de çeşitli TIR ‘ların şoförleri de var. Onlar TIR ‘larıyla birlikte seyahat ediyorlar. Türkler, Ukraynalılar, gibi. Türklerle dostluk kurdum. Sohbet ediyoruz ve onların dertlerini dinliyorum. Rizeli Cemil ve Fahrettin, Sakaryalı bir başka oğlan ve düzgünce bir tip müflis gıda firması sorumlusu olan biri daha.
Ön planda benim küheylan Yamaha Süper Tenere 1200 ve arkada We ve Patima |
Toplam bu şekilde olan yolcu sayısı benimle birlikte 5. Bir de çeşitli TIR ‘ların şoförleri de var. Onlar TIR ‘larıyla birlikte seyahat ediyorlar. Türkler, Ukraynalılar, gibi. Türklerle dostluk kurdum. Sohbet ediyoruz ve onların dertlerini dinliyorum. Rizeli Cemil ve Fahrettin, Sakaryalı bir başka oğlan ve düzgünce bir tip müflis gıda firması sorumlusu olan biri daha.
Cemil çok iş bitirici.
Yaklaşık 7 yıldır bu yolların adamı. Türkmenistan ‘ı, Azerbaycan ‘ı, Gürcistan
‘ı iyi tanıyor. Başı dertte olan meslektaşlarının danışmanı gibi aynı zamanda
bilge.
Bineceğimiz gemi yükünü
eski limana boşalttıktan sonra bizim beklediğimiz Yeni Liman ‘a
22:30 gibi geldi.
Yanaşması ve biniş rampasının yerleştirilmesi birkaç saat aldı. İşlerin
olabildiğince yavaş işlemesi üzerine kuruluydu adeta her şey. Devamlı arıza
yapan bir forklift ve bunun yetersiz, yeteneksiz operatörü en önemli
nedenlerdi.
Bizler bu arada
bekliyoruz. Herkes ofislerini kapattı gitti ve biz kupkuru bir alanda
bekletiliyoruz. Ne tuvalet var, ne el yıkamak için su ne de insanca beklemeye
uygun bir mekan. Herkes kah gezerek, kah aracının içinde veya üzerinde zaman
geçiriyor. Nihayeti belli olmayan bir zamanın geçirilmesi çok zor. Ben TIR
şoförleriyle muhabbet ediyorum.
Yalnız kalıp yürüyüş
yapıyorum. Ivy ve Richard şanslılar karavan taşıtlarında kitap okuyarak vakit
geçiriyorlar. Taylandlı We motosikletin üzerinde uyukluyor. Patima genellikle
dolaşıp geziyor.
Pidenin arasına peynir,
salam ve domatesle sandviç yaptım. Güzelce karnımı doyurdum.
Motosikletim bu amaca
yönelik mutfak olarak hizmet etti.
Limanda volta atıyoruz ve
Türk Tır şoförleriyle muhabbet halindeyim. Derken geminin tüm hazırlıkları
tamamlandı ve limanda çekicisiz bekleyen 23 adet soğutmalı dorse tek tek
bizimkilerin 3 çekicisiyle geri geri feribota yüklenmeye başlandı. Gerek
manevra zorluğu, gerekse rampanın zemine uyumunun zırvalıklar içermesi
nedeniyle işler hep vakit aldı.
Bizim 5 kişilik turist
grubunun 3 motosiklet ve bir Land Rover ‘dan oluşan taşıtlarına sıra sabah
07:00 gibi geldi. Feribot bindik motorları güvenli bir şekilde park ettik. Ben
yanımda getirdiğim bir kolanla yerdeki halkalara bir de emniyet bağı attım.
Limanda beklemeye
başladığımız 22 Mayıs akşamı 17:00 ‘den yüklemenin yapıldığı
23 Mayıs sabahı 07:00
gibi yaklaşık kesintisiz 14 saatlik yorgunluğumuzu atmak üzere kamaralara yerleştik.
Profesör Gül adlı gemiyle Hazar Denizi ‘nde yaklaşık 17 saatlik seyre hazırdık.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder