27 Mayıs 2014 Salı

22.05.2014:-MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU 'na  / To the SILK ROAD by MOTORCYCLE
7. Gün / Day 7 : 22 Mayıs 2014 -Perşembe/Thursday
                            Gabele (Azerbaycan)>>>>Baku (Azerbaycan)
                            Toplam km  :  256 km

Gece yatmadan önce yağmurun şiddetinin azaldığını görerek bir gün sonrası için umutlanmıştım. Sabah 07:30 ‘da uyandığımda ilk işim açık penceremin önündeki tül perdeyi sonuna dek açmak oldu. Etrafa sis çökmüş ve görüş mesafesi yaklaşık 1 km kadardı. Bir yandan da yağmur yağmaya devam ediyordu. Anlaşılan bu etabın en azından başlangıç kısmı yağmurda geçecekti. Kıyafet ve sürüş yönünden pek sıkıntı olmuyor ancak etrafın güzellikleri izlenebilir olmaktan çıkıyor. Tepeden tırnağa çok güzel ve denenmiş yağmur kıyafetlerim var. Sürüş konusunda da daha fazla dikkat ve temkinli hızlarla uyum sağlamak mümkün. Ancak etraftaki doğal güzellikleri ve gelişmeleri göz ucuyla da olsa seyreylemek zorlaşıyor.

Kahvaltı sonrası normal kıyafetle Gilan ‘ın fabrikasına gitmeye ve orada yaptığımız hatların montajında gelinen son noktayı görmeye niyetliydim. Otelin hemen yanı başındaki bankada 100.-USD (=78.30 Manat) bozdurdum. Otele dönüp tam fabrikaya gidecek araç beklerken o yöne doğru gidecek otomobili olan birisine takıldım ve beni fabrikaya bıraktı.
Fabrikayı ve özellikle kurduğumuz hatları gördüm. Daha sonra fabrika müdürü Süleyman Bey ‘in odasına yöneldim. Henüz gelmemişti. Saat 10:30 ‘a kadar bekledim sonra fabrikadan kendi servisleriyle ayrıldım. Otele döndükten sonra derhal toparlanma ve motoru hazırlama çalışmalarına başladım. Kıyafetleri giyinmek ve yağmura karşı muhkem hazırlık biraz vakit aldı. Hem motorun başında hem de otelin lobisinde yağan yağmura karşın çıkma hazırlıklarım insanların kafasında farklı düşünceler yaratmıştı belli ki.

11:20 ‘de otelin önünden hareket ettim. İlk 80 km 1 saat tuttu. 2. 80 km ‘de ise yolun zemini çok bozuk; zıplaya hoplaya yol aldım. Yağmur hala şiddetini sürdürüyordu. Ancak sis kalmamıştı. 150 m sonra otoban tarzı daha düzgün satıhlı yollardaydım. Bir Azersun benzincisinde durdum. Hem yağmurlukları çıkardım, hem benzin aldım hem de bir kahve içme fırsatı buldum. Benzinin litresi 0.70 Manat yani 1.-USD ‘dan daha az. Kahve hazırlayan kadın çok candan ve içtenlikle yaklaştı. Ben istemeden kaskın vizörünü silebilmem için bana bir tomar kağıt peçete verdi. Kahveyi içtikten sonra sıra ödemesine geldiğinde ‘bu yer benim olsa senden para almazdım ama ben de burada çalışıyorum’ diyerek misafirperverliğini ön plana çıkartan bir jest yaptı.

Yaklaşık 30 dakikalık bir duraklamadan sonra bulutlu ve fakat yağmayan bir havada Baku hedefte. Bas koçum Caksüt Baku ‘ya ulaşacaksın. Amacım Baku ‘ya varmak ve booking.com ‘dan rezervasyonunu yaptığım otele gitmeden gemi bileti satışını yapan kimseyle görüşmek. Eğer gemi varsa oteli filan boş verip aynen feribota kapağı atmak istiyorum.

Baku içine varınca İstanbul trafiğini aratmayacak şekilde bir müddet motorla dura kalka ilerledim. Navigatörüm % 1-2 yardım ediyor. Azerbaycan haritası olmadığından yüklenmediği için. Kimse Türkmenbaşı feribot limanını bilmiyor. Deniz wokzal ‘ı (Deniz Yolcu Salonu) olarak tarif ediyorlar. Neyse oradan öğreniyorum. Eski liman olarak bilinen yere gidiyorum. Orada bekleyen özel yapım bir Land Rover ‘ın içindeki karı kocayla tanıştım. Ivy ve Richard adında yağları 70 ‘li tatlı bir karı koca. Bana bir telefon numarası verdiler. Bayan Vika ‘nın numarasıymış. Aradım. Kendisi yeni limanda olduğunu söyledi ve benim Türkmenistan ‘a geçmek üzere tüm belgelerimin uygun olup olmadığını kontrol etmek istedi. Beni yeni limana çağırdı. Küçük bir tarifle yaklaşık 6 km ötedeki yeni liana gittim. Motor olunca işler kolay tabii. Bayan Vika ‘yı ve onunla birlikte çalışan Bay Ebulfer ‘i buldum. Tüm belgeler  uygun ancak otobüs bileti büyüklüğünde olan ve Azerbaycan ‘a girişte bana vermiş oldukları bir fiş vardı. O bulunamadı; eksik. Aslında bana verdiler, ben de bir işlem yapılsın diye bir bankoya verdim. O da bar kodunu okuttu filan ama sonra bana vermedi. Kesinlikle orada kaldı. Neyse işin çözümü şöyle oldu. Ben tekrar eski limana geri döndüm. Orada Gümrük Kolcusu Habil Bey ‘i gördüm. O bilgisayar siteminden baktı ve benim gerçekten Azerbaycan ‘a giriş yaptığımı doğruladı. Telefonla Ebulfer ‘i aradı ve bilet kesilebileceğini onlara duyurdu. Hemen Yeni Liman ‘a yöneldim. Yakınlaştığım bir noktada  ana yol üzerinde bir bakkala girdim. Su, domates, salam, peynir, pide, nar suyu gibi yiyecek ve içecek aldım. Bu gece kalkacak gemiyle Türkmenbaşı ‘na geçiyorum gibi anlaşılabilir. Yaklaşık akşam saatleri henüz güneş batmadan 1-2 saat önce Yeni Liman ‘da Bayan Vika yazı işlerini bitirdi. Bill of Lading kesildi. Benden 200.-USD karşılığı para tahsil edildi. İçime oturdu. Zira bu arada önceden rezervasyon yaptığım oteli kullanmamama rağmen 92.-USD ‘ım kredi kartımdan çekilecekti. Önemli olan Türkmenistan vize süresini riske etmeden Türkmenistan ‘a girmekti. Vizem 23 Mayıs ‘ta başlayıp transit vize şeklinde 7 Mayıs ‘ta bitecek. 22 Mayıs akşamı feribota binersek zaten 17-20 saatte seyahat süresini dikkate alarak uygun zamanda Türkmenbaşı Limanı ‘na ayak basacaktım.
Baku 'nun Yeni Liman 'ının girişi

Bu arada limanda benimle birlikte kimler var ?
İngiliz Richard ve eşi Ivy, Patima ve ben
70 ‘li yaşların üzerinde tatlı bir İngiliz karı koca; Richard ve tatlı eşi Ivy. Richard teknik kökenli biri ve şu anda denk geldiğinde yeni küçük inşaat işleri alıyor ve müşterilerine yapıyor. Garajın uzatılması, mevcut eve yeni bir oda veya balkon eklenmesi gibi basit inşaat işleri. Ivy ise emekli öğretmen. Lisan konusunda eğitimci. Almanca ve kısmen İspanyolca da biliyor. Çok esprili ve enerjik bir kadın. İngiliz ordusundan çıkma bir Land Rover Ambulans ellerine geçmiş ve onu modifiye etmişler. İçinde bir ranza var. Kitchenet ve WC/Banyo. Tipik bir karavan gibi. Onunla seyahat etmeyi her iki yılda bir adet edinmişler. 3 büyük çocukları var. 38-40 ‘lı yaşlarda. 4 torunları var. Bristol ‘da yaşıyorlar. Bu defa Özbekistan ‘a gidip Kazakistan üzerinden Avrupaya geri dönecekler. Ağustos 2014 dönüş olarak hedeflenmiş.

Patima ve Wi ; bu arkadaşlar benim gibi motorcu. Patima eğitmen ve Wi onun öğrencisi.
Aslında 11 kişilik bir grup olarak seyahat ediyorlarmış. Vize sorunundan dolayı bunlar geç kalmışlar. Diğerleri bir gün önceki feribotla Türkmenbaşı ‘na doğru yola çıkmışlar. Patima ve arkadaşı Wi Tayland ‘lı. Grubun diğer üyeleri ise çeşitli ülkelerden bir araya getirilmiş motosiklet sevdalıları. Globetrotters adı altında motosiklet turları düzenleyen bir İngiliz firmasıyla birlikte çalışıyor Patima. Bu grup Londra ‘dan başlamış ve yaklaşık 40 günde
Banghok ‘da sonuçlanacakmış. Bu tur için motorlarını Banghok ‘dan uçakla Londra ‘ya sevk etmişler, motorları oradan teslim almışlar.
Ön planda benim küheylan Yamaha Süper Tenere 1200 ve arkada We ve Patima

Toplam bu şekilde olan yolcu sayısı benimle birlikte 5. Bir de çeşitli TIR ‘ların şoförleri de var. Onlar TIR ‘larıyla birlikte seyahat ediyorlar. Türkler, Ukraynalılar, gibi. Türklerle dostluk kurdum. Sohbet ediyoruz ve onların dertlerini dinliyorum. Rizeli Cemil ve Fahrettin, Sakaryalı bir başka oğlan ve düzgünce bir tip müflis gıda firması sorumlusu olan biri daha.
Cemil çok iş bitirici. Yaklaşık 7 yıldır bu yolların adamı. Türkmenistan ‘ı, Azerbaycan ‘ı, Gürcistan ‘ı iyi tanıyor. Başı dertte olan meslektaşlarının danışmanı gibi aynı zamanda bilge.

Bineceğimiz gemi yükünü eski limana boşalttıktan sonra bizim beklediğimiz Yeni Liman ‘a
22:30 gibi geldi. Yanaşması ve biniş rampasının yerleştirilmesi birkaç saat aldı. İşlerin olabildiğince yavaş işlemesi üzerine kuruluydu adeta her şey. Devamlı arıza yapan bir forklift ve bunun yetersiz, yeteneksiz operatörü en önemli nedenlerdi.
Bizler bu arada bekliyoruz. Herkes ofislerini kapattı gitti ve biz kupkuru bir alanda bekletiliyoruz. Ne tuvalet var, ne el yıkamak için su ne de insanca beklemeye uygun bir mekan. Herkes kah gezerek, kah aracının içinde veya üzerinde zaman geçiriyor. Nihayeti belli olmayan bir zamanın geçirilmesi çok zor. Ben TIR şoförleriyle muhabbet ediyorum.
Yalnız kalıp yürüyüş yapıyorum. Ivy ve Richard şanslılar karavan taşıtlarında kitap okuyarak vakit geçiriyorlar. Taylandlı We motosikletin üzerinde uyukluyor. Patima genellikle dolaşıp geziyor.

Pidenin arasına peynir, salam ve domatesle sandviç yaptım. Güzelce karnımı doyurdum.
Motosikletim bu amaca yönelik mutfak olarak hizmet etti.

Limanda volta atıyoruz ve Türk Tır şoförleriyle muhabbet halindeyim. Derken geminin tüm hazırlıkları tamamlandı ve limanda çekicisiz bekleyen 23 adet soğutmalı dorse tek tek bizimkilerin 3 çekicisiyle geri geri feribota yüklenmeye başlandı. Gerek manevra zorluğu, gerekse rampanın zemine uyumunun zırvalıklar içermesi nedeniyle işler hep vakit aldı.
Bizim 5 kişilik turist grubunun 3 motosiklet ve bir Land Rover ‘dan oluşan taşıtlarına sıra sabah 07:00 gibi geldi. Feribot bindik motorları güvenli bir şekilde park ettik. Ben yanımda getirdiğim bir kolanla yerdeki halkalara bir de emniyet bağı attım.

Limanda beklemeye başladığımız 22 Mayıs akşamı 17:00 ‘den yüklemenin yapıldığı
23 Mayıs sabahı 07:00 gibi yaklaşık kesintisiz 14 saatlik yorgunluğumuzu atmak üzere kamaralara yerleştik. Profesör Gül adlı gemiyle Hazar Denizi ‘nde yaklaşık 17 saatlik seyre hazırdık.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder