16 Haziran 2014 Pazartesi

08.06.2014:-MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na  /  By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
24. Gün  /  Day 24  : 08.06.2014 Pazar/Sunday
Buhara (Özbekistan) >>> Taşkent (Özbekistan) : Vize için TM Elçiliğine dönüş

Yapılan km : 600   10:10 Teker döner

Cumartesi günkü “huruç harekatım” başarısızlıkla sonuçlanınca neler yapılmasına yönelik alternatifleri bir kağıda tane tane yazdım ve karar vermeye çalıştım. Zira seçeneklerin hepsi Özbekistan ‘dan çıkarak ülkeme dönmek üzerine ama kimisi Kazakistan üzerinden uzun bir yolculuğu içeriyor, kimisi ise motoru terk edip uçakla dönüşü ve sonra tekrar motoru alma veya taşıtma işlemini; zorluk dereceleri ve külfet katsayıları farklı alternatifler.

Bunların içinde Taşkent ‘e, Türkmen Elçiliği ‘ne gidip vize pulunu yapıştırtmak da var veya Buhara ‘da Pazartesi gününü bekleyip tekrar çıkış denemesini yapmak da var. Ama bu defa resmi davet yazısının bir sureti elimde olarak (tabii bana ulaşabilirse bu davet mektubu).

Asia Buhara otelinde yine bir sabah ve yine kahvaltı. Arkasından otelin avlusunda gölge veren ağaçların altındaki masalarda çok yıpranmış olan haritamı yanımda getirmiş olduğum bantla tamir ettim. Biraz vakit geçirmeye bir de zihnimi biraz dağıtmaya çalışıyorum. Saat 09:30 gibi Aşgabat ‘da Türk Elçiliği ‘nde bu konuyla ilgilenen dostumu telefonla arayıp oralarda son durumun ne olduğunu sordum. Bu defa onlar da endişeli.
Bir şekilde Türkmen yetkililerle yaptıkları son görüşmede aslında benim transit geçiş yapacak biri olmamdan dolayı davet mektubundan ziyade pasaportumda yapışmış veya yapıştırılacak olan vize puluna ihtiyacım olduğu sonucu çıkmış. Bu durumda davet mektubu beklenmesi konusu tümüyle suya düşmüş oldu.

Bunu duyunca hemen eşyalarımı derleyip toparladım, motorun çantalarını hazırladım. ½ saat içinde yola çıkmak üzere otelden ayrılışını yapmış olarak motoruma bindim. Saat 10:10 ‘da teker döndü ve önümde 600 km ‘likTaşkent yolu var. Daha önce Buhara-Samerkand-Taşkent olarak iki etapta yapmış olduğum yolu bu defa tek güne sığdırmak zorundayım.

Bu yola çıktığım için listemde yer alan iki seçenek düşmüş oldu. Bunlardan ilki bekleyip Pazartesi günü davet mektubunu temin edip Türkmenistan ‘a geçmek, diğeri ise Buhara ‘dan tamamen Kuzeybatıya doğru Nukus Şehrine sürmek ve buradan da Kazakistan ‘a geçiş yaparak Türkiye ‘ye Kafkaslar ‘dan girmek.

İlk seçenek içinde bir risk bulunduruyor. Zira 09 Haziran ‘da Özbek vizesinin son günü olması nedeniyle bir daha Özbekistan ‘a geri alınma şansı kalmıyor. Yani davet mektubundan veya başka bir sebepten dolayı Türkmenistan reddedecek olursa geri dönüşüm yok. Tampon bölgeye yerleşmek gerekir herhalde.

İkinci seçenekteki Kazakistan yolculuğu ise Nukus üzerinden Kazakistan ‘a doğru uzunca ve sıcak bir çöl yolunu içerdiği gibi bir de ıssız ve sıcak bir çöl geçişi olan “Karakalpakistan Özerk Bölgesi” nden geçişi gerektiriyor. Bunlar da gözümü korkutuyordu.

Yukarıda anlattıklarımın dışındaki iki seçenek ise zaten Taşkent ‘e gitmeyi gerektiriyordu. Vize pulunu pasaportuma yapıştırıp dönmek veya bunda bir aksilik olursa Taşkent ‘in yaklaşık 70 km Güneyinde bulunan kapıdan Kazakistan ‘a geçmek ve uzun güzergahı tamamlayarak Kafkaslardan Türkiye ‘ye ulaşmak.

Taşkent ‘e doğru yoldayım. Özellikle Navoi Şehri yakınlarında polisler ciddi tuzak kurup radarla hız limitini aşanlara acı çektiriyorlar. Benim başıma gelmişti. Dikkatlice gidiyorum. Samerkand ‘a yaklaşırken (sanki 55-60 km kala) karnımı yol kenarında gölgeler içinde yerleşik bir yol lokantasında doyurdum. Yine dişleri altın kaplamalı bir kadıncağız vardı.

Buhara 'dan Samerkand 'a giderken yaklaşık 70 km kala
 

Ne yiyeceğime birlikte karar verdik. Salata, ayran, cız. Cız aslında yağda kızartılan et anlamında. ½ kg cız yapılmasında mutabık kaldım. Gelen etler lezzetli olmasına lezzetli fakat çoktu.

Cız diye adlandırılan kızartma et

18:30 gibi Taşkent ‘de, Hotel Uzbekistan ‘a giriş yaptım. Bu defa 1212 numaralı odadayım.
7 gün kaldığım önceki odamın üstü oluyor. Otel 'e çat kapı girerseniz 100.-USD geceliğine alıyorlar. Bir turizm firması kanalıyla giderseniz 65.-USD 'a iş bitiyor. Ben oteli bırakalı –ne güzel- değişiklik yok. Herkesi tanıyorum, onlar da beni tanıyor.

Güzel bir duş yaptım, toparlandıktan sonra laptop ‘umu da alarak hemen yakındaki Book Café ‘ye gittim. Orada güzel bir strawberry margarita ve cup cake sipariş ettim.


Ne güzel! Onlar da beni hatırladı. Taşkent ‘e gelip de bu kadar uzun süre kalan benden başka turist olmamıştır sanırım. Bilgisayarımda çalıştım biraz. Pazar günü olması nedeniyle Café 21:00 ‘de kapandı. Hava zaten kararmıştı ve benim için yarın da uzun bir gün olacağından otelime döndüm.

Odamda biraz oyalandım ve arkasından uyku. Uyuyabilmem vakit aldı. Ertesi günü faaliyetleri zihnimi meşgul etmekteydi sanırım. ‘Sabah ola hayrola’ diye güzel bir lafın arkasına sığınılır. Ben de öyle yaptım.
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder