21 Haziran 2014 Cumartesi

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na  /  By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
29. Gün  /  Day 29  : 13.06.2014 Cuma/Friday
Meşhed (İran)>>>Semnan >>>Tahran geçişi>>>Kazvin (İran)

Yapılan km : 801 + 165 + 185 = 1,150

(Ne yazık ki fotoğrafsız bir gün ! Çekmeye ne ortam vardı ne de mecalim. Aşağıdaki resimler alıntıdır)

Gece uyku tutmadı. Erken uyanıp yatağımda dönüp durmaya başladım. Toparlanıp dışarı çıktım. Sabahın serinliğinde Otelin bahçesinde bir süre dolaştım. Kahvaltı henüz açılmamış, saat 07:30 ‘da açılıyormuş. Eşyalarımı motoruma yerleştirdim. 07:30 olunca kahvaltıya gittim. Loby ‘de bir TV açık. İran ‘da mevcut TV kanallarının(10-12 kanal var) neredeyse %90 ‘ı dini yayın yapıyor. Sabahları bir camiden namaz yayını oluyor genellikle. Saf oluşturmuş müminlerin hep bir ağızdan okudukları dualar yayınlanıyor.

Kahvaltı sonrası check-out yaptım. Akşam yemeği bedelini de ödedikten sonra cebimde 10,000-12,000.-Riyal kaldı. Yarım depo benzin bedeli. Bunun dışında USD var ancak Riyal yok. Para bozdurmam lazım. Ama nerede?

Yola çıktım. Otelden çıkar çıkmaz önümden akıp geçen çevreyoluna az ileriden U dönüşle girdim. Tehran, Neyşabur yönünü aldım. Meşhed ‘in Doğu tarafından Güney ‘e doğru inen bu yol Tehran ‘a kadar götürüyor. Bu arada şehrin merkezine bir giriş yaptım. Amacım fazla vakit kaybetmeksizin ve sıcaktan çok etkilenmeden İmam Rıza ‘nın Türbesini görmek belki bir iki fotoğraf çekmek. İmam Rıza Şiilerin çok önemsedikleri bir dini kişilik. Peygamberin soyundan geliyor ve türbesini ziyaret etmek hac anlamına geliyor.




Şehrin trafik ışıkları, dar yolları, esnafın yoğun olduğu sokaklar ve sonunda İmam Rıza ‘nın Türbesinin olduğu alandayım. Çok büyük bir alan ve Türbenin altından bile araçların alt geçit şeklinde ilerledikleri yollar var. Çok az gözlemledim. Cuma olması nedeniyle de çok kalabalık ve karışık buralar.

Girdiğim yönden şehirden çıktım. Çevre yoluna bağlandım ve Güney’e doğru ilerledim. Neyşabur yönünde yol alıyorum. Otoyollar paralı İran 'da. Ancak motosikletlerden para almıyorlar. Yavaşlayıp, gülümseyerek selamlamak yetiyor. 80-90 km sonra yol kenarında bir dinlenme alanına girdim. Yaklaşık 400 metre boyunca çeşitli dükkanlar, satıcılar, lokantalar var. Yol kenarı mola yeri. Ama para bozan kimse yok. Yoluma devam ediyorum.

Bir süre sonra Neyşabur ‘a geldim. Meşhed ‘den 165 km. Burası Ömer Hayyam ‘ın kenti. Aslında burayı gezmekti niyetim. Fakat fazla vakit ayıramıyorum. Şehrin bir bölümünü motosikletle dolaştım. Hava sıcak ve keyfim yerinde değil. 15 dakka kadar sonra tekrar karayoluna çıktım ve Sebzevar-Tehran yönünde ilerliyorum. Benzin almak zorundayım. Sebzevar ‘a ulaştım. Yol üzerinde bir benzinciye girdim. Baştan USD ‘la benzin satıp satamayacağını sordum. Tamam deyince depoyu doldurttum. Cebimdeki Riyal ‘lere ek olarak 6.-USD daha verdim. Bu arada burada durmakta olan bir Türk TIR şoföründen buralarda TIR parkı olup olmadığını sordum. Sebzevar ‘ın yaklaşık 15 km Tehran çıkışında bir Türk Parkı olduğunu söyledi. Hemen o tarafa doğru gittim. Hakikaten Türk TIR Parkı ‘nı buldum ve yolun kenarında olan Türk Lokantası İpek Yolu ‘na girdim. Lokantada kasada duran adam para bozabileceğini söyledi. Burada 40.-USD (=124,000.-Riyal) bozdurdum. İki kadın çalışıyor içerde. Çok iyi davrandılar. Biri sarımsak ayıklıyor diğeri mutfakta çalışıyordu. Yemek sordular. Yerim dedim. Kurufasulye, yoğurt yedim. Adamlar para da almadılar. ‘Bu bizim ikramımız olsun’ dediler.

Buradan Niyazi ‘yi aradım. Onlar da burada gecelemişler ve bu lokantada yemek yeyip sabah yola çıkmışlar. Niyazi beni onlara ulaşmak için teşvik etti. Aslında benim niyetim Şahrud ‘da gecelemek. Mesafe olarak bana insancıl ve yeterli geliyor. Onlara yetişmeye çalışırsam biraz yorgunluk olacak.

Yola çıktım. Etraf sıcak ancak yol güzel. Motosiklet montumun ön fermuarı kısmen açık. Kol ağızlarındaki fermuarlar açık. Seyir halinde püfür püfür estiriyorum. Önemli olan duruşlardaki sıcaklar.

Şahrud ‘u sağ yanımda bırakarak devam ediyorum. Saat 16:00 suları. Henüz güneş yukarıda. Şahrud yeşillikli bir yer. Şehirlerin arası genellikle çorak ve çöl tarzında ama şehirler yeşillikli yerlerde kurulmuş. Gelirken yolda bolca rüzgar yedim. Rüzgar hep poyrazdan esti durdu. Motosikletin üzerinde temkinli ve tetikte olmak gerekiyor. Özellikle TIR ve kamyon geçerken rüzgarın etkisine hazırlıklı olmak gerekiyor. Motoru adeta düşeyden 10-12 derece eğimli sürmek gerekebiliyor.

Şahrud ‘un hemen yakınlarında benzin almaya durdum. Depomu doldurdum. Meşhed ‘den çıkışımdan buraya yaklaşık 640 km olmuştu. Buradan TIR şoförü Niyazi ‘ye telefon ettim.
Onlar ise Semnan ‘ı biraz geçmişler ve oralarda geceleyeceklermiş. Beni de ısrarla davet etti. Biraz daha yol sürmem konusunda cesaretlendirdi.

Benzinciden sonra yaklaşık 60 km içerisinde dağlık bir kesimi tırmandım. 1970 metrelere yükseldim. Hava serinledi. Montun tüm klapelerini kapadım. Sonra Semnan ‘a doğru iniş başladı. Adeta dağın sırtından çok geniş bir eğik düzlemde iniş var. 1000 metre ‘ler indim.
Hava tekrar ısındı ve ilk kez ısıtan havadan şikayetçi değilim.İçim ısındı.

Semnan ‘a geldim ve Kuzey ‘inden pas geçiyorum. Niyazi ‘nin tarifi doğrultusunda yolu ve işaretleri izlemeye çalışıyorum. Semnan çıkışındaki polis noktasından yaklaşık 15 km kadar devam etmemi söylemişti. Devam ediyorum. Onların durdukları yerde konaklamayı planlıyorum. Uzun ve yorucu bir yol olduğu kesin. Yemeklerine ve sohbetlerine ortak edecekler beni. Niyazi yol kenarında bana el edeceğini söyledi. Fakat ben pas geçmişim. Niyazi çok üzülmüş. Diğer arkadaşlar daha sonra anlattılar. Kısa bir müddet ilerledikten sonra durdum. Niyazi ‘nin SMS ‘ini gördüm telefonumda. Gramsar şehrine 60 km kala levhasının oradan geri döndüm. Bizimkiler Semnan ‘dan yaklaşık 40-45 km uzakta yol kenarında bir yerleşim yerinin meydanında park etmişler. Onlara katıldım. Buluşmadan ötürü hepimizin yüzü gülüyordu. 

Motorumu TIR ‘ların arasına park ettim. Hemen karşımızda, dibimizde cami var. Cami inşaat halinde ama hem bahçesi hem içi kullanılmaya başlanmış bile. İran 'ın camilerinde kubbe tasarımı soğan şeklini andırıyor. Bizimkiler gibi yarım küre değil. Biraz daha yüksek ve etekleri içe doğru toplanıyor. Etrafta insanlar, çoluk çocuk dolaşıyorlar. Meydan gibi bir yer. Etrafta hediyelik ve yiyecek satan dükkanlar var. Bir de büyük ve tertemiz bir WC. İran ‘da tuvaletler temiz ve donanımlı. Su muhakkak var. Türkmenistan ve Özbekistan ‘daki tuvalet kültürünün çok çok üstünde.

Niyaziler bana güzel, sıcak bir soğanlı patates yemeği hazırlamışlar. Onlar yedikleri için bana da ayırmışlar. Onların sohbeti benim yemeğe eşlik etti. Bir de cacık ve turşu vardı. Güzel gitti. Arkasından da Türk çayımız yudumladık.

Bulunduğumuz nokta Tahran ‘a yaklaşık 200 km. Niyazi Tahran ‘ı tenha bir trafikte aşmak için planını anlattı. Tehran trafiği ve yolları çok karmaşık. Hele bir de kaza bela olursa kaostan çıkmak ömür törpüsü oluyormuş. Daha önceki iş amaçlı Tehran ziyaretlerimden trafiğin berbatlığını hatırlıyorum. Niyazi ‘nin önerisi 23:00 ‘e kadar uyumak veya dinlenmek ve sonra yola çıkarak geceyi Tehran geçişine ayırmak. Gecenin tenhalığında 03:00 e kadar Tehran ‘ı geçip kuzeyindeki Kazvin taraflarına ulaşmak. Herkes uyum içinde.
Ben Niyazi ‘nin TIR ‘ında uyumaya çekildim. Diğerleri de uykuya çekildi. Toplam 5 TIR varız. Bir de benim motosikletim. Niyazi ‘nin yakın ekibi Ali Beyoğlu, Mehmet Namlı. Bunların dışında bir de Mersinli iki TIR cı arkadaş var. Biri Murat, diğeri Rüstem.

Biz TIR ‘larda dinlenirken etrafımızda gezinen insanlar çocuklar var. Arada bir gelip TIR ‘ın hemen dibine par ettiğim motosiklete bakıyorlar. Tabii bende tilki uykusu hakim. Dikilip bakıyorum. Etraf mıcır. İnsanlar yürüdükçe ayakları mıcırda ses çıkarıyor. Uykum sık sık bölündü. Bu arada akşamın ilerleyen saatlerinde bazı İran ‘lılar çadırlarını çıkartıp etrafımızda, arabalarının hemen bitişiğinde veya caminin bahçesinde çadırlarını kurup gecelemeye geçtiler. İlgiyle izliyorum. Uyuyabildiğim söylenemez. Sabah da çok erken uyanmıştım. Zor bir Tehran geçişi olacak benim için. Ama Niyazilerden kopmam mümkün değil.

Kalktık. Giyindim ve motorumu hazırladım. Bu arada Ali ‘nin hazırladığı çayı içip bisküvi yedik. Enerji depolama durumları yani. Sonra bir anda yola koyulduk. Gecenin karanlığında (23:00) Gramsar, Tehran yönünde ilerliyoruz. Gramsar yolumuzun üzerinde bir şehir. Ben TIR ‘ların arasında, öncümüz Niyazi ‘nin TIR ‘ının hemen arkasında sürüyorum. Üzerimde fosforlu yeleğim var. Gecenin karanlığında gözükmemi ve fark edilmemi sağlaması açısından önemli bir donanım.

Gramsar ‘a girişte irkiltici bir olay yaşadık. Bir polis ve asker yolu kesmişler ve beni ve yakınımdaki TIR ‘ları durdurdular. Özellikle benim üzerime atladılar. Birisi ihbar etmiş anlaşılan. Ben hep TIR ‘arın arasında sürdüğümden ve hiç sollama yapmadığımdan birilerinin ilgisini çekmiş olabilir ve polise haber vermiş olabilirler. Beş TIR ve ben kenarda durduk. Genç asker ve polis bir yandan telsizle konuşuyor bir yandan da telefonla görüşüyor. Benim motosikletimi yolun üzerinde durdurup marş anahtarını koparırcasına çekip alan askerle görüşmeye çalışıyorum. Lisan konusunda engelimiz var. Durup durup fosforlu yeleğimi göstererek bir şeyler söylüyorlar. Niyazi İran ‘daki bir ahbabını aradı. Bize telefon üzerinden tercümanlık yapmasını istedi.

Bizim yolda tanıştığımızı ve Tahran geçişinde benim onlardan yardım istediğimi Tahran ‘da yolları bilmediğimden dolayı onlarla birlikte seyahat ettiğimi söylettik. Adamlar makul karşıladılar. İhbar üzerine bizi sanki kaçak(?) bir işler peşinde olduğumuzu ve benim TIR ‘larla bir gizemli ilişkide olduğuma kanaat getirmişler. Durumu anlayınca iyi niyet duygularıyla ayrıldık, bize yol verdiler ve Tahran ‘a doğru yola koyulduk. Saat 24:00. Tehran girişinden benzin aldım.

Bundan sonra sorunsuz olarak Tahran ‘a ulaştık ve gecenin tenhalığında, Niyazi ‘nin kılavuzluğunda Tehran ‘ı geçtik. Kazvin ‘de bir yol kenarı dinlenme tesisinin hemen bitişiğinde durduk. Saat 04:15 gibiydi. Hakikaten hem yorgun hem de uykuluydum.
Limitleri zorlamış görünüyordum. Aslında iki güne yayılmış olmasına karşın 24 saat içinde 1,150 km yapmıştım. Sakıncalı ancak kaçınılmaz bir durum. 04:30 ‘da Niyazi ‘nin TIR ‘ında uyumaya başladım.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder