4 Haziran 2014 Çarşamba

31.05.2014:-MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na  /  By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
16. Gün  /  Day 16  : 31.05.2014 Cumartesi/Saturday

Taşkent (Özbekistan) : Dinlenme Günü-1

Taşkent ‘e Cuma günü öğleden önce varmıştım. İlk gün yağmurla geçti sayılır. Aşırı sağanaklar Taşkent ‘de çoğu yerde su birikmelerine neden oldu. Gözlemlediğim kadarıyla Sovyet zamanı yapılmış olan metro istasyonlarına bir şey olmadı. Ancak sonradan yapılmış olan alt geçitler geçilmez durumdaydı. Kendinizi yukarı atıyorsunuz bu defa da yollar kaldırım üstüne kadar dolu olunca işler aksıyordu.

Cumartesi günü Taşkent ‘e güneş ve açık hava geldi. Elbette sevindirici. Amacım eğer açıksa THY bürosuna uğramak. Türkmenistan vizesi alamayacak olursam bir alternatif plan geliştirmem gerekiyor. O da motosikletimle birlikte uçakla İstanbul ‘a gidebilir miyim sorusuna alacağım cevaptan geçiyor. THY Bürosu Dedeman Silk Road Oteli ‘nin 200 metre ötesinde. Motosikletimle oraya gittim. Büroda bir nöbetçi memur var. Sevimli bir Özbek delikanlı. Çok iyi Türkçe konuşuyor. Durumu anlattım. Kargo elemanlarının bu konuda cevap verebileceğini ve onların da en erken Pazartesi günü iş başında olacaklarını söyledi. Tanıştık. Yapacak bir şey yok. Taşkent ‘de gezilebilecek yerlerin bilgisini aldım. Bir iki yer önerdi.

Chorsu Bazar ve Kukaldoş Medresesi :
THY Bürosunun bulunduğu ana caddenin devamında yaklaşık 2,5 km sonra Chorsu Bazar ‘ına ve Kukaldoş Medresesine geldim. Ortalıkta inanılmaz bir hengâme var. Saat 10:00 ve sonrası. Halk pazarı tarzında çok geniş bir alana yayılmış Pazar yeri. Esnaflar için numaralandırılmış sabit sundurmalar ve tezgâhlar var. Yine ürünlere göre gruplanmışlar.
İşporta tezgahlarda satılan mis gibi ekmekler 

Ayakkabıcılar, iç çamaşırı satanlar, meyve sebze satıcıları, elektrik malzemesi, et satanlar, yumurtacılar, galvaniz saçtan baca ve benzeri aksesuar satanlar, peynirciler, çiçekçiler çeşit çeşit… Motorumu güzelce yol kenarında bir dükkânın önüne park ettim. Yaşlı bir amca geldi bir şeyler anlattı. Dükkânın sahibi anlaşılan. Benim yabancı olduğumu anlayınca tamam park et anlamına gelen bir şeyler söyledi.
Chorsu Pazarı 'nda hazır yemek satanlar
İlk önce Kukaldoş Medresesini gezmeye gittim. Burası eski bir medrese. Restorasyonu yapılmış ve şu anda da faaliyet gösteriyor. Hafız veya İmam Hatip olmak isteyenler buraya yazılıp diploma alabiliyorlar. Medresenin dersliklerini günün ihtiyacına göre düzenlemişler. Artık rahle düzeni yok, sıralar konulmuş. Bazı dersliklerde ders yapılmaktaydı. Sessizce geziyorum. Nemrut suratlı bir yaşlı adam benden 2,000.-Som giriş ücreti aldı. Karşılığında makbuz filan vermemek adetten geliyor herhalde.
Kükaldoş Medresesi


Pazarın sonunda merdivenle Uluğbek Planetariyum ‘una çıkılıyor. Orayı da şöyle bir dolaştıktan sonra Özbek Libosları Galeriya ‘sı kitabeli modern kubbeli bir bina gördüm.
Özbek Giysileri Sergisi olarak tercüme edilebilir. Aklıma Türkiye ‘de Türk Liboşları Sergisi açılsa esprili anlaşılır ve sergide bazı yazarlar, gazeteciler, akademisyenler, aydınlar yer alabilir sanırım.
Özbek Liboşları Galeriyası.
Bir sonraki meydandan tekrar Chorsu pazarına daldım. Amacım pazarın içinden geçerek
Motosikletime doğru gitmek ve pazarın içindeki geniş, yayvan yuvarlak çatılı silindirik binayı görmek. Bu binada tamamen et ve peynir tarzı açık havadan bozulması muhtemel şeyler satılıyor. Esnafa ayrılmış soğutucu dolaplar var. Sabit tezgahlarını kurmuşlar.
Daha sonra motorumu aldım. Yaşlı amca benden 1,000.-Som motor park ücreti kaptı.

Mustaqillik Meydoni / Parkı :
Küçük bir sürüşten sonra Uzbekistan Ko’chesine Batı tarafından giriş yaptım. Büyük ağaçların olduğu ve bir kanalın aktığı noktadan Pakhtakor Stadyumu ‘nun gişelerinin olduğu yerden parka doğru girdim. Motosikleti park ettim ve kanal boyunca parkta yürüyüş yaptım. Kanal kenarında serinlemek amacıyla yüzenler vardı. Aslında hızlıca akan, şeffaf olmayan bir yeşilimsi su. Genişliği park içinde 12-15 metre arasında ve belki maksimum 18 metreyi buluyor. Kanal boyunca yürüyüş yolu yapılmış, insanlar keyifle yürüyüşlerini yapabiliyorlar.


Genç çiftler el ele vakit geçirebiliyorlar. Böylece kanalın Batı yakasındaki geniş parktan yürüyüşle Mustakillik Meydanına dek çıktım. Yaklaşık 2 km. Devamında ise kanalın üst tarafına yöneldim ve Mustakillik Parkında yer alan II.Dünya Savaşı anısına yapılmış anıtı inceledim. 
Devamlı yanan ateşin başında oğlunu bekleyen ana heykeli ve ben
Özbekistan Halkının gönderdiği ve savaşta ölen askerlerinin anısına yapılmış
İsimlerinin yazılmış olduğu bir anıt burası. Vilayet bazında ölenleri / kayıp olanları listelemişler. Park içinde bulunan iki anıtsal heykeli gördüm. Bunlardan biri üzerinde altın rengi küre bulunan bir sütunun önünde kucağında çocuğuna sevgiyle bakan bir abayı temsil eden heykeldi. 

Edindiğim izlenim Özbekler ‘in çocuklara ve çocuklu hayata önem verdikleri. Zaten bu yıl iç belirledikleri ilke söz “2014-Yıl- Sog’lom Bolalar Yılı”. Her yerde afişlerde, bill-boardlarda. Motosikletimle otele geri döndüm.

Hava kararırken etraf da serinlemişti. Yemek için dışarıya çıktım. Otelin alt katında 2 büyük düğün salonu var. Her ikisinde de düğün vardı. Birine girdim. Bizim oranın düğünlerinden farklı değil. Ufak tefek uygulamada bazı farklılıklar var tabii ki.
Gelin ve damat, daha merkezi ve görünen bir yerde ayrı bir masada oturuyorlar. Gelin ve damadın yanlarında da değişken olarak birileri gelip oturuyor. Özellikle takı takarken geliyorlar hem oturarak kısa sohbet imkânı oluyor hem de hediyesini verebiliyor. Müzik veya şarkıcı eşliğinde danslar ve oyunlar oynanıyor. Hatta bizden Tarkan ‘ın popüler parçaları dahi çalınıyordu. Bir ara meydan tamamen genç delikanlılara kaldı.

Düğün ola takılar takıla, ziyafetler çekile
Konuklar ise kendilerine ayrılmış masaların etrafında oturuyorlar. Yemekler sunuluyor.
Biraz bu düğüne takıldım ve sonra şehrin içine doğru salındım.

Yemek için otelden ayrılırken otelin oto parkında biraz daha görünür bir alanda İspanya plakalı 4 tane BMW motosiklet gördüm. Üçü 1200 GS ve bir tanesi 800 GS ‘di. Demek benden başka motorcular gelmişlerdi. Bunlar benim daha önce rastladığım Globetrotter ‘cılar değildi.
Akşam yürüyüşüm sırasında bazı aydınlatılmış binalar.

Özbekistan Halk Bankası
Bir gece öncesinden Buhara Caddesi üzerinde gördüğüm bir Sushi Restoran ‘ı vardı; oraya gittim. Güzel, geniş, giriş katında bir restoran. Ön tarafa, dışarıya da güzel bir yerleşim yapmışlar. 2 çıtı pıtı, güleç yüzlü garson kız hizmet ediyorlar. Kırmızı aynı örnek elbise giymişler. Albenili ve iyi bir yer görünümünde. Dışarıda bir masada oturdum. Çok aç değilim her nedense. Sadece 2 adet sushi söyledim. Bir de bira. Bu arada lokantanın ikramı dediler 10 ayrı küçük tabakta farklı farklı şeyler dizdiler masama. Japon tarzında hazırlanmış küçük mezeler bunlar. Sebze, unlu lokmalar, bıldırcın yumurtası(?), yosun tarzı bir şeyler v.s chop stickslerle hepsini götürdüm. 

Bıldırcın yumurtalarına dokunmaya cesaret edemedim. Bu arada iki küçük fakat enfes sushi ‘m geldi. Keyifle wasabi sosuyla onları da mideye indirdim. Toplam hesap 33,000.-Som,  2,000.-Som da garson kızlara bahşiş; akşam yemeği ağzımda güzel bir tat bırakarak halloldu.

Otelime yürüyerek döndüm. Yaklaşık akşamım hoş serinliğinde 15 dakikalık yürüyüş. Aynı zamanda hazım için de yararlı oluyor.

Böylece bir Cumartesi Taşkent ‘de geçmiş oldu. Yarın 01 Haziran. Oğlum Ömer ‘in doğum günü. Birbirimizden uzaktayız ama birlikte olacak çok günler var daha.















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder