8 Haziran 2014 Pazar

06.06.2014:-MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na  /  By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
22. Gün  /  Day 22  : 06.06.2014 Cuma/Friday
Taşkent (Özbekistan)>>> Vize bekleyişinde 4. Gün>>>>Buhara (Özbekistan)

Yapılan km : 605   12:20 Teker döner ve 20:30 Otele varış. Toplam 8 saat.

Umalım ki kimse vize beklemek zorunda kalmasın bu hayatta. Başa gelince insan özgürlüğünü sorgulamaya başlıyor, aşağılanmanın ne denli strese neden olduğunu görüyor. Taşkent ‘de Türkmenistan (TM) Elçiliği ‘nin kapısına gide gele hem kapıdaki vardiyayla nöbet tutan birçok Özbek polisle, hem de vize için çaba gösteren Türkmen görevli İhlas (veya İlyas) ‘la dostluğu ilerlettik ama vizeye bir faydası olamadı.

Cuma günleri Türkmenistan (TM) Elçiliği çalışmıyor. Ama İhlas ‘la sözleşmiştik. Eğer vize gelirse hemen telefonlaşacak ve o bana bir iyilik yapıp vize pulunu benim pasaporta yapıştıracaktı. Ama en önemli hadise Aşgabat ‘dan, TM Dış İşleri ‘nden onay yazısının gelmesi. Tüm elçiliklerinin bu konuda yetkisi yok anlaşılan. Her yetki Merkez ‘den kullanılıyor.

Otelden ayrılma saatimi 12:00 olarak belirlemiştim. Ancak sabah 05:30 gibi uyandım. Her halde zihinsel gelgitler nedeniyle uyku tutmadı. 07:30 gibi kahvaltıya indim. 08:15 gibi Taşkent ‘in içinde gezmemiş olduğum bir parkuru yaptım. 26 Nisan 1966 ‘da bir deprem yaşanmış ve onun anısına bir anıt yapmışlar.



Sağ kollar karışmış gibi :)
Bu anıttan esinlendim ve aklıma " benzer bir veya birkaç anıtın veya anıt eserin bizim gibi depremi bol bir ülkede de yapılması anlamlı olmaz mı ?" konusu takıldı.  Bir AVM yapacağına güzel bir park yap içine de "Depremler ve Kaybedilen Canlar" anısına güzel bir eser yerleştir. 

Türkistan Konser Binası
Çok güzel, geniş caddelerden yürüyüş yaparak Türkistan Konser Binası ‘nı gördüm. Caddelerdeki ağaçlar genellikle 30 metrelik çınarlar. Gövdeleri bir kişinin iki koluyla sarılamayacak boyutlarda. 
Navoiy Shox Ko'chesi (THY 'nın bulunduğu Cadde)
Sabahın bu saatinde her sokakta her meydanda temizlik var. Temizlik işçileri kadınlar. Çoğu önlüklü ve başları yüzleri sarılı. Toza karşı bir koruma olarak sarınıyorlar sanırım. Çoğunun ellerinde çalı süpürgeleri ve bir kısmı da plastik kovalarla dolaşıyor. 



Bu yürüyüş Müstakillik Parkı ‘na kadar geldi. Buradan otele doğru seyirtirken bol bol polis olduğunu gördüm yine (aynı dünkü gibi). Herhalde burada, parkın yeşillikleri içinde bir politik figür var veya bir toplantı söz konusu. 09:30 gibi otele dönmüş bulunuyorum. Biraz odada oyalandıktan sonra saat 10:30 gibi Elçiliğe gittim. Kapıdaki görevliler kanalıyla telefonlar filan. İhlas beni içeri aldırttı.

Ancak beklenen onay yok henüz. Yani vizemi pasaportuma yapıştıramadı. Ancak bana söylediğine göre bugün öğleden sonra bu vize gelir ve aynı mesaj benim işlem gördüğüm referans numarası (UZ-1108) altında aynı zamanda Türkmenistan ‘a giriş yapacağım
Kapıya (Farap Kapı diye biliniyor, Buhara ‘dan 100 km güneyde) da bildirilirmiş ve kapıdan vize verebilirlermiş. Vizenin verilişine yönelik benzer cesaretlendirici bilgileri Türkiye ‘nin Türkmenistan Büyükelçiliğinden (Sayın Büyükelçimiz yakın bir ahbabım aynı zamanda) de almıştım. İhlas (veya İlyas) bana ‘sen yoluna git, yoldan bana telefon et senin vize gelmiş olacak, ben sana teyit ederim’ deyince ben de Buhara ‘ya doğru Sevgili Küheylan ‘ımla bastırdım. Bu arada İKİ önemli risk var. 1-) Türkmen Vizesi pasaportumda olmadığı için Özbekler çıkış yapmama izin vermeyebilirler. 2-) Vize gelmemişse eğer Türkmenistan beni tekrar Özbekistan ‘a geri gönderir. Hatırlamak açısından : Özbekistan vizem 2 girişlik ve biri kullanılmış durumda ve 09 Haziran ‘da son günü. Bunları bile bile TM Elçiliği önünden 12:20 gibi ayrıldım ve akşam 20:30 gibi Buhara ‘da Asiz Buhara Oteli ‘ne indim. Yol 600 km ve 8 saat çekiyor. Hava sıcaklığı 32-33 derece C ‘larda.

Yolda su içme, benzin alma ve bir de sabah kahvaltıdan, Otel’den yürüttüğüm bazı poğaça ve benzeri şeyleri yolda bir gölgede mideye indirmek için molalar verdim. Akşam güneş batarken Buhara ‘ya yaklaşmak güzeldi. Güneybatı ‘ya sürüyorum motoru ve sağ ileriden güneş çölün üzerinden batıyor. Keyifliymiş. Hep denizde güneş batırmayı sevenlere öğüt.
Bir de çölü deneyin !

Akşamın alaca karanlığında Asia Buhara Hotel ‘e giriş yaptım. Yandaki açık otoparka motorumu güvenle park ettim ve çantalarımı odama taşıdım. Bu defa verdikleri oda 2. Katta 42 Numaralı oda. Oda tam anlamıyla tek kişilik. Hem önceki odama göre küçük hem tek yatak var. Avluya bakıyor. Eskisi caddeye bakıyordu. Neyse niyetim burada çok kalmak olmamalı zaten. Yarın, yani Cumartesi günü bir “huruç” harekâtı denemesi yapacağım. Umarım şişmem ve Türkmenistan ‘a yumuşak, sürtünmesiz bir geçiş yaparım.

Güzelce aklanıp paklandıktan sonra ver elini Old Buhara Restoranı. Hemen otelin yanında.
Yorgun olunca fazla uzak alternatifler aramak gereksiz kaçıyor. Bu defa restoranın avlusu Malezya ‘lılarla dolu. Yaklaşık 5 parça masaya dağılmışlar. 20-25 kişi varlar. Müslüman Malezyalı oldukları her hallerinden belli.  Ben yine yukarıda balkon/teras karışımı mekanda
daha önce oturduğum masaya oturdum. Bu defa Suzma (süzme yoğurt), kuzu şiş, salata ve soğuk bir Pepsi ‘yle akşam yemeğimi hallettim. 51,000.-Som (43.-TL) tuttu yemek. Buranın ölçeklerinde fazla gibi göründü. Bu yemek İstanbul ‘da da 35-40 arasına yenirdi sanki. Şöyle bir izlenimim oldu. Özbekistan ‘da yemek işleri pek ucuz değil. Ya da halk işi lokantaları bulmak gerek.

Lokantadan ayrıldım, karşıda eski şehrin havuzunun olduğu tarafta biraz dolaştım. Bir su ve dondurma alarak otele döndüm. Kafam hep vize konusuna takık ve yarın yapacağım “huruç” harekâtının sonuçlarına tabii ki. Biraz bilgisayarımda alternatif planlar yapıyorum.
Vize işi yatarsa şöyle, Türkmenistan ‘a giremezsem böyle filan gibi şeyler. Yeni yollar ve güzergâhlar belirliyorum.

Önemli Not: Benim şu anda bulunduğum bölgedeki Türk Vatandaşları özelinde seyahat özgürlükleri konusu şöyle. İran, Rusya, Kazakistan, Gürcistan vize istemiyorlar. Türkmenistan, Özbekistan, Azerbaycan vize istiyorlar. Bu bağlamda düşünmek iyi olacak.

Neyse yorgunum, göz kapaklarım ağırlaştı ve gözlerim kendiliğinden kapanıyor. Yarın bilinmez bir gün olacak. Yarını zinde yaşamak gerek !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder