MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
19. Gün / Day 19
: 03.06.2014 Salı/Tuesday
Taşkent (Özbekistan) : Dinlenme Günü-4
& Vize bekleyişinde 1. gün
Taşkent ‘de Türkmenistan
vizesi bekliyorum. Dün yaptığım vize başvurusu ardından bugün
Şehrin bazı yerlerini
gezmeye karar verdim. Kaldığım Hotel Uzbekistan ‘ın baktığı Amir Temur Meydanı ‘nın
hemen köşesinde büyük ve yeşil kubbesiyle yeni bir bina olan Amir Temur Müzesini
gezeceğim.
Kahvaltı sonrası yine
bilgisayarda bazı işlerimi gördükten sonra 10:30 gibi çıktım. Zamandan bol hiçbir
şeyim tok Taşkent ‘te. Beklemek zamanın kalp atışsız geçen tarifi olsa gerek.
Seyahat edebilsem, hedefe doğru motosikletimi sürebilsem çok rahatlayacağım.
Amir Temur Müzesi :
Amir Temur Müzesi
silindirik bir bina. Yüksek tavanlı. Girişini bodrum kattan vermişler. 1 katın
kapıları herhalde özel günlerde veya özel ziyaretlere açılıyor. 6,000.-Som
bilet parası ödedim, 10,000.-Som da fotoğraf makinası için. İçeride fotoğraf
çekmek parayla. Taşkent müzeleri genellikle yabancılar için 10 kat daha pahalı.
Müze özenle düzenlenmiş,
ışığı yukardan alıyor. Giriş katın duvarları sonradan yapılma minyatürlerle
süslü. Genellikle Temur ‘un törenlerini, kabullerini tasvir ediyor. Giriş katta
el yazması bir kur’an bulunuyor. Mermerden yapılmış büyük bir rahle içinde
salonun tam ortasında duruyor.
El yazması kur'an |
Müzenin duvar süslemeleri ve orta yerinde kur 'an |
Salonun aydınlatılması
için büyük ve ihtişamlı bir avize kullanılmış. Üst kata geniş ve görüş alanı
açık merdivenlerden çıkılıyor. Üst katta Amir Temur ‘un ve prenslerinin veya
arkasından gelen İmparatorluğun yöneticilerinin yağlıboya resimleri var. Çoğunun
isminin önünde “Mirza” geçiyor. Uluğbek ise önemli bir devlet yöneticisi ve
aynı zamanda kendini bilime adamış kimse. Astronomi üzerine çalışmış ve
araştırma olanaklarını geliştirmiş.
Üst katta, bir zamanlar
kullanılan bazı askeri kıyafetler, savaş aletleri filan sergilenmiş. Kostümler,
kaftanlar v.s bulmak mümkün. Bu arada duvarlarda büyük boy temsili resimler
var.
Buhara 'da pazar tasviri |
Ticaret yapanlar, Pazar yerleri, Medreseler gibi. Uluğbek ‘in astronomi
çalışmalarını ifade eden bir yağlıboya tablo da gördüm.
Uluğbek 'i astronomi çalışmalarında gösteren tablo |
Buradan ayrıldıktan sonra
Amir Temur Ko’chası (caddesi) üzerinde yürüdüm. Dedeman Oteli ‘nin bulunduğu
köşeyi devam ederek bir gün önce renkli fotokopi peşinde koştuğum
Oloj Bazar ‘ın içini ve
etrafını gezeceğim. Hava güzel. Gökyüzü açık ve sıcaklık 25-26 derece C gibi. Bu arada öğlen oldu. Yemek koşuşturması
başlamış oldu. Gözüme çarpan bir dönerci dükkânından bir dönerli pide yedim. Oloj
Bazar ‘ın içinde kuyumcular var. İçeride bulunan 2 sokağa cepheli kuyumcu dükkânları
yerleşmiş. Burası kapalı bir çarşı. Genişliği yaklaşık 20 metre uzunluğu 30
metre gibi. İki kenarında geniş kapıları var ve bir uçtan diğer uca iki sokağı
var. Buradan çıkar çıkmaz hemen arkasında yer alan sabit Pazar alanına geçtim. Pazarın
içinde esnaf sattığı ürüne uygun olarak gruplanmış ve düzenli tezgâhlarda temiz
bir ortamda satış yapıyor. Meyve, sebze, yumurta, kuruyemiş, baharat, bıçakçılar,
sepetçiler …aklınıza ne gelirse bulabilirsiniz. Sepetçilerin önünden geçiyorum.
Çok dekoratif ürünler var. Bir kısım pazarcı ürününü satmak için davet ediyor
ve tattırmaya çalışıyor. Kibarca reddedip devam ediyorum. Sabit pazarın üstü
kapalı yanları tamamen dış havaya açık. Duvarları olmayan bir geniş sundurma
diye düşünebilirsiniz. Boyutları yaklaşık 50 metreye 100 metre gibi.
Bunun arkasında ise
tamamen donmuş balık, et ve peynir satanlara ayrılmış tamamen kapalı bir Pazar binası
var. İçerisi yine çok temiz ve satıcılar düzenli ve titiz.
Abdulla Qasım Medresesi :
Burada gezintimi
tamamladıktan sonra hemen dibindeki Abdulla Qadiriy Metro istasyonundan
800.-Som vererek plastik jeton aldım ve birkaç aktarma yaparak Buno ‘dkor Metro
İstasyonuna gidiyorum. Buraya çok yakın Istiklal Meydanı ve bu meydanın bir
ucunda ise Abdul Qasım Medresesi bulunuyor. Restore edilmiş iki katlı bir yapı
ancak içindeki odalar çeşitli el sanatı erbabına verilmiş ve buralarda el
sanatı yapılıyor ve satılıyor. Her yaştan çeşitli çalışanlar görmek mümkün. Bazıları
Ustalık Belgelerini gururla duvarlarına asmışlar.
Abdulla Qasım Medresesi (Sanat Atölyeleri) |
Genellikle ağaç
oymacılığı, işlemecilik, minyatür tarzı işler, küçük resimler ve desenler
yapılıyor burada. Taşkent ‘e gelindiğinde ziyaret edilmesi tavsiye olunur.
Buradan gerçeğine çok yakın hediyelik el sanatları alınması mümkün. Pazarlığa
da açık oluyorlar.
Ama “öldürücü” pazarlığa
değil.
Buradan çıkınca Istiklal
Meydanında dev Konser Salonu ‘nun önünden geçtim. Modern mimari doğrultusunda
yapılmış büyük bir bina. Önündeki çok geniş fıskiyeli havuzda 13-14 yaşlarında
çocuklar serinliyorlardı.
Yürüyerek Türkmenistan
Elçiliğine gittim. Yaklaşık 4 km vardır. Yollar geniş ve etrafta ilginç
olabilecek binalar ve parklar var. Devlet Başkanlık Sarayı ‘nın önünden geçtim.
Önündeki cadde yaklaşık
400 metre boyunca trafiğe kapalı. İki ucunda demir bariyerlerle kapatılmış.
Ancak yaya trafiğine açık fakat çok seyrek insanla karşılaştım.
Saat 16:30 gibi
Türkmenistan elçiliğine ulaştım ve vizemin gelip gelmediğini sordum. Tabii ki
henüz ses yok. Buradan kös kös otelime doğru yürüdüm. Otelde bir süre dinlenip
akşam serinliğinin başlamasını bekledim.
Akşam otelin hemen
yakınındaki parkta biraz dolaştım. Rollerblade yapan gençleri seyrettim. Pek
işlek olmayan, asfalt kaplaması mükemmel olan yolda çeşitli atraksiyonlar yapıyorlardı.
Bu cadde üzerinde çok güzel bir Book Café bulunuyor. Internet, kahve, ve
okumaya çok uygun dinginlikte bir yer. “Hakimiyet” denilen yerde. Bunun hemen arkasında
da yeşil bir parka bakan Café –Restoran tarzı bir yer var. Özbek Pilavı, Somsa
yapıyorlar.
Çay içilebiliyor. Açık
bahçede oturulabiliyor. Burada oturdum ve bir porsiyon Özbek Pilavı ‘nı, yanında
yeşil çayla mideye indirdim. Tavsiye olunur.
Uzunca bir süre burada
vakit geçirip otelime geri döndüm. Vize için gün ve gece saymaya devam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder