4 Haziran 2014 Çarşamba

01.06.2014:-MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na  /  By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
17. Gün  /  Day 17  : 01.06.2014 Pazar/Sunday
Taşkent (Özbekistan) : Dinlenme Günü-2

Yapılan km : 263  Yakın çevrede küçük geziler

Taşkent ‘de, Hotel Uzbekistan ‘da 2. sabaha uyandım. Gezginler erken uyanır. Ben de hep 6:30 – 07:00 arası dikiliyorum. Belki içimde yabancılığın verdiği tatlı bir tedirginlik olabilir. Yaşanacakların neredeyse tamamı sistemimin ve olağan yaşantımın dışında olabilecek unsurlar. Tüm bunlar zihinde bir uyarma etkisi yapıyor sanırım.

Bugün oğlum Ömer ‘in doğum gününü kutlayacağım. Ama o şu sıralarda uyuyordur. Türkiye Özbekistan ‘a göre 2 saat geriden geliyor. Ona güzel bir mesaj yazdım. WhatsApp ‘dan gönderdim. Uyanınca okur sanırım. 15 yıldır doğum günlerinde birlikteydik. Ama bu defa yanında yokum. Umalım ki daha uzun süre birlikte olabilelim.


Emilio Scotto ile tanışma :
08:00 gibi kahvaltıya indim. Malum standart kahvaltı: Peynir, domates, salatalık, biraz kıvırcık salata, salam, omlet. Bahsettiğim 4 motorcu da kahvaltıdalardı. İçlerinden bir tanesi bayan. İçlerinden biri şişman ve göbekli. Oturdukları masada onlar da kahvaltılarını tamamlamış gibi görünüyorlar. ‘Buenos Dias ‘ diyerek yanlarına yanaştım. Onlar da beni selamladılar. Elimde çayımla boş koltuğa iliştim. Motorla seyahat ettiğimi, onların da motorlarını gördüğümü söyledim. Sohbet başladı böylece. Konuştuğum şişman göbekli şahıs yaklaşık 55-57 yaşlarında. Akran gibiyiz yani. Adı Emilio Scotto; Arjantinli. “Longest Ride” adlı kitabın yazarı. Adam meğer Guinnes Rekorlar kitabında 2009 yılında yaptığı en uzun motosiklet sürüşüyle bir rekora adını yazdırmış. Motosikletle en uzun seyahati yapmış ve şimdilerde Arjantin ‘den çeşitli yerlere motosiklet turları düzenliyormuş.
(www.emilioscotto.com) Gerçek bir profesyonelle tanışmanın keyfini ve gururunu yaşamış oldum. Onlar da bugün Bukhara ‘ya doğru gideceklermiş. Pekin veya Şangay ‘dan hareket etmişler İspanya ‘ya doğru gidiyorlarmış. Yanlarında onları yedekleyen bir de minibüsle birlikte. Benim yalnız seyahat ettiğimi öğrenince farklı bir bakış attı bana.

Bugünü Taşkent ‘de değil de Kazakistan ‘da Chimkent ‘e giderek geçirmeyi hedefledim.
Haritalara göre Chimkent buraya 125 km ve Kazakistan için vize zorunluluğumuz da bulunmuyor. Özbekistan vizem de 2 girişe müsait. Yani rahat rahat günübirlik bir Kaakistan yapıp gelebileceğim. Günlük çantamı hazırlayarak korumalı kıyafetlerimi de giyinerek yola çıktım. Taşkent ‘den Kazakistan sınırı yaklaşık 20 km. ½ saatte sınıra geldim ama gel gör ki geçit vermediler. Sınır anlamadığım bir nedenden dolayı kapatılmış. Ama etrafta yayan bir çok insan oradan bu tarafa, bu taraftan o taraf geçiyor. Sanırım araç trafiğine kapalıymış. Bana daha Güneyde Chinoz diye bir yerden geçiş yapabileceğimi söylediler.
Bu da işleri de yolları da uzatıyor tabii. Taşkent ‘den aşağı yaklaşık 70 km in ve sonra Kazakistan ‘a geçip tekrar yukarı çıkmayı gerektiriyor. Vazgeçtim ve bu civarda yapılabilecek en iyi şeylerden birini yaptım.

Chorvoq Göleti ve Doğal Park :
Haritaya göre hemen yakınımdan bir yolla yaklaşık 60-70 km sonra bir baraj göleti olmalı.
Chirchiq, G’azalkent gibi iki şehirden geçerek söz konusu Chorvoq Göleti ‘ne ulaşmayı planladım. Hemen az ilerden okların gösterdiği gibi Chirchiq yönünü aldım.Tam köy yolları.
Bir süre dar ve köy içi yollardan sürdüm. Biraz sonra yollar daha düzgün bir hal aldı ve kasabalar arası yol oldu. Qibray kasabasını geçtim Chirchiq ‘e ulaştım. Askeri birlikleri bolca olan bir şehir görünümünde. Sanki savunma amaçlı geliştirilmiş bir şehir. Devam ediyorum ve G’azalkent ‘e geldim. Biraz daha küçükçe bir şehir. G‘azalkent ‘in çıkışında yol birden enfes bir otobana bağlandı. Dönüş yolculuğumda fark edeceğim gibi meğer bu yol Taşkent ‘le Chirchiq ve G’azalkent arasındaki ana bağlantıymış.

Otoyol bir süre sonra nefis dağlık manzaraların arasında oluşmuş olan göletin etrafında ilerlemeye başladı. Gölü sol yanımda iliyorum ama yol nefis ve virajları çok iyi. Asfalt kaplama tutucu ve pürüzsüz. Yaklaşık 20-25 km böyle sürüş yaptım. Bir yerlerde durdum manzara fotoğrafı çektim. 
Baraj Göleti ve arkada G'azalkent





Yanıma sokulanlara Türkiye ‘den geldiğimi anlatınca şaşırdılar garipler. Birden yol bozuldu. Çukurlar ve beton yolda delikler filan oluşmaya başladı. Ama durmak yok elbette. Gölün etrafını saatin ters istikametinde dönmeyi hedefledim.
Güzel köyler ve gölün kenarına yapılmış tatil yerleşimlerinden geçiyorum. Buraları aslında
Yaz tatili geçirmek üzere hazırlanmış bölgeymiş. Etrafta devamlı tatile çağrı ilanları ve reklamları var. Köy hayatı, doğal hayat, dağlar, gölde spor gibi birçok konuya yönelik davetler var. Hava sıcaklığı gayet iyi. 25-26 derece C ‘larda. Gölün dağların içine girdiği en sivri ve dar noktasından bir köprüyle gölün diğer yakasına geçiliyor. Bir köprü var tam burada. Yaklaşık 100-120 metrelik bir köprü. Köprünün üzerinde durup fotoğraf çekesim geldi. Meğer fotoğraf yasağı varmış köprünün üstünde. Kafamda kask olduğu için duyamamışım. Köprünün ilerideki ucundan bir asker koşarak bana yaklaştı. Pasaportumu istedi, verdim. Durumun kritik olduğunu anladım. Neyse ilerideki kulübelerine gittim ve oradaki komutanla konuştuk. İkaz levhalarını görmediğimi söyledim. Tek bir poz çektiğimi onu da gözlerinin önünde sildim. Neyse iş sulha kavuştu ve yola devam. Şimdi gölün Kuzey kenarında sürüyorum. Köylerin içlerinden geçmeye devam. Bu yakada heyelandan dolayı yollarda göçükler var ve zaman zaman akan taş ve kayalardan dolayı birikmeler var.
Başıma bir iş gelmeden devam ediyorum. Ama yol bitmek bilmiyor. Gölün bu yakası hem kıvrımlı hem de sürat yapmama izin vermiyor. Neyse en Kuzey ‘inde yine daralan bir yerde bu defa asma köprü var. Tabanı tahta. Oradan geçerek bu defa gölün Taşkent ‘e dönüş tarafındayım. Yolun durumu iyileşti. Biraz daha hız kazanabildim.
Göletin en Kuzey noktasından dönüş


G'azalkent ve Taşkent 'e doğru


Mükemmel bir sürüşle G’azalkent ‘e geldim. Gölün etrafı tahminen 100 km gelebilir. Günübirlik güzel bir gezi rotası olabilir. Bundan sonrası Taşkent ‘e kadar otoban artık.
Chirchiq şehri sağımda kaldı bu defa. Birçok sanayi tesisi gördüm. Birçok bacası olan endüstriyel işletme var burada. Belli ki, Özbekistan ‘ın ağır sanayisinin bir bölümü burada yerleşik. Keyifli bir sürüşle yaklaşık 1 saat 30 dakika sonra otelime indim. Yolda bir benzinci bulup depomu da doldurma şansım oldu.



Otelde aklanma ve paklanma işleri ve arkasından biraz dinlenmece. Akşam karanlığı çökünce otelimden çıkıp 20 dakikalık bir yürüyüşle Broadway (=Sayılgoh Ko’chesi) de salına salına Orzu Restoran ‘a gittim. Burası sanki bizim hızlı restoranlarımız gibi işletilen bir yer. Türk usulü İskender, İnegöl Köfte, hamburger çeşitleri, v.s var. Genç genç garsonlar oraya buraya koşturuyorlar, siparişleri yetiştirmeye çalışıyorlar. Bir Türk firması tarafından işletiliyormuşçasına düşünceye kapıldım. Türk usulü bir İskender ‘le Taşkent ‘de karşılaşınca bir denemek istedim. Bir küçük salata önünden iyi gitti ama bizim İskenderlerimiz ne güzelmiş meğer.

Hazmederek yürüyüş ve otele dönüş.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder