5 Haziran 2014 Perşembe

04.06.2014:-MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na / By MOTORCYCLE to the SILK ROAD

MOTOSİKLETLE İPEK YOLU ‘na  /  By MOTORCYCLE to the SILK ROAD
20. Gün  /  Day 20  : 04.06.2014 Çarşamba/Wednesday

Taşkent (Özbekistan) : Dinlenme Günü-5   &   Vize bekleyişinde 2. gün

Taşkent ‘deki 6. Günüm. “Taş kesmek “ üzereyim neredeyse. Türkmenistan Vize konusunda hala bir geri dönüş yapmadı. Her gün gidiyorum fakat ses seda yok. Vize Aşgabat ‘dan yani Dışişleri Bakanlığı ‘ndan onaylanıyor ve o doğrultuda Elçiliklerde vize sticker ‘ı pasaporta yapıştırılıyor. Buradaki Elçiliğin de elinde yapacak bir şeyi yok.

Bugün kahvaltıdan sonra saat 10:00 kadar odamda bilgisayarımda çalıştım. Yazılarımı yazdım, fotoğraflarımı düzenledim. Fazla gezmeyince fotoğraf akışı da elbette duruyor.
Benim odam otelin Batı cephesinde. Artık bu odaya alıştım. 1112 numaralı oda 6 gündür yaşadığım yer halinde. Son yıllarda hiç bu kadar uzun aynı otelde kalmamıştım. Enteresan bir deneyim oldu. Amir Temur Meydanına bakıyor. Sabah güneşini almıyorum. Sabah uyanınca otelin ön süslemesinin aralarından meydana bakmak hoş oluyor. Ön süsleme dediğim şey tamamen betonarmeden yapılmış geometrik şekildeki güneşi kesen (tabii manzarayı da kesen) şekiller. 
Odamın penceresinden Amir Temur Meydanı
Pencerelerden oluşan ön cepheden, pencere izdüşümünden yaklaşık 1 metre önde başlıyor. 50cm gibi derinlikte geometrik motif. Otelin bütün ön yüzü bununla bezeli. Sovyet tarzı şık bir bina anlayışı !

Güzel Sanatlar Müzesi :
10:00 ‘da otelden çıktım. Meydana açılan Movarounnnahr Ko’chasinden (hepimizin bildiği Maveraünnehir) -yeni adı Amir Temur Caddesi- yürüyerek yaklaşık 20 dakika sonra Güzel Sanatlar Müzesine ulaştım. Müze modern bir tarzda yapılmış eskice bir bina. 3 kattan oluşuyor. Giriş bileti 10,000.-Som. Yerli insanlara 1,000.-Som. 10 kat kazıklanmış oluyoruz yani. Giriş katta ağırlıklı olarak eski tarihi arkeolojik buluntular var. Heykel parçaları, binalardan sökülen bazı kapılar, sütunlar, süsleme tarzı rölyefler ve seramik ürünler.
M.S. 600 ‘lü yıllardan ve günümüze ağırlıklı olarak 17., 18., 19. YY İpek Yolu süreci eserler var. Kaplar, kacaklar, kıyafetler v.s  Görülmesi değer bir yer. Doğunun el dokunmamışlığı ve bilinmezliği belirgin olarak göze çarpıyor. Bu tema ve buluntular 1. Katta da devam ediyor.

Müzenin aydınlatması çok kötü yalnız. Dış cepheden gelen direkt ışık yansımalara neden oluyor ve eserlerin izlenmesini zorlaştırıyor. Bir de fazla yukarıya doğru monte edilmiş eserler bakış açısını zorlamakta. 1.katta aynı zamanda kıyafetlere ve ağırlıklı olarak kadın aksesuarlarına yer verilmiş. “Aman ayol !” olarak kimilerince çok kullanılan ifadede ayol=kadın demek oluyor. “Ayollar üçün bilaguzuk” demek “kadınlar için bilezik” mesela.
Biraz linguistik takılacak olursak : Pencere panjara ‘dan, kemer kamar ‘dan, erkek kaftanı erkaklar chopon ‘undan, bilezik bilaguzuk ‘dan, çoban ise chopon ‘dan geliyor.
(Bunları eserlerin altındaki açıklamalardan aşırdım, arz ederim.)

Müzede yağlı boya tablolar sergilenmiş. 2. Katta ağırlıklı olarak resim ve biraz da heykel sanatından örnekler var. Doğu ‘da kalmışlığın ve Sovyet rejimi içimde kapalı olmanın getirdiği etkiler nedeniyle Batılı sanatçılar kadar duyulmamışlar ama kapışabilecek eserler söz konusu. Özellikle 20. Yüzyılın eserleri hiç de fena değil veya benim zevkime ve anlayışıma uygun.


Otele doğru :
Buradan 12:30 gibi ayrıldım ve Türkmenistan Elçiliği ‘ne vizemi sormak için uğradım. Yakın yerlerde olduğundan fazla terlemeden hallettim. Ama sonuç olumsuz. Yani vizeden henüz haber yok. Vize işlemlerini yapan çocuğun adı İlyas; kendisiyle bayağı dost olduk ama nafile. Cevap Aşgabat ‘dan gelecek çünkü.

Otele doğru kös kös yürüyüşteyim. Gökyüzü açık, hava 27 derece C ‘larda. Çocuklar oynuyor. “Ayollar” alışverişte veya geniş yaya yollarında salınıyorlar. Taşkent ‘de dar sokak diye bir şey göremedim. En dar sokak herhalde 35-40 metre civarında. Binaların önünde yaklaşık 5-6 metrelik yaya yolu ve ağaçlı/yeşillikli şerit var. Ortada kalan kısım 25-30 metre de araçlar için gidişli gelişli yolu oluşturuyor. Yollar boyunca dikili eski ağaçlar güzel gölge ve etkili serinlik yaratıyor. Ağacın kıymetini bilmiş arkadaşlar. Kesmiyorlar anlaşılan. Yüksek ve kalın çınarlar sanki en az 80-90 yıllık var gibi.

Marketten alışveriş:
Bir marketten alışveriş yapasım geldi. İçerisi serin ve düzenli. Bizim büyük şehirlerimizdeki
Büyük marketlerden hiç farkı yok. Kesinlikle aynı anlayış ve özenle düzenlenmişler. Reyonlar bakımlı ve temiz. ½ kiraz, 2 büyük elma, bir ekmek (bizde pide benzeri), 300 gr az yağlı beyaz peynir, bir büyük su için 12,000.-Som ödedim. Yaklaşık 11.-TL. Bizdeki gibi fiyatlar. Yani Taşkent pek ucuz değil.

Otelde öğle yemeği niyetine pide arası peynirli sandviç yaptım, arkasından da kiraz iyi gitti.
Biraz dinlenmece. Bu sıcakta ortalıkta dolaşmak külfetli. Uyandığımda saat 16:00 ‘ydı ve hemen Elçilikten İlyas ‘ı aradım. Ve vize yine yok. Artık heyecan başlıyor.
Zira pasaportumda hiç uzatılamayacak bir Özbekistan vizem var. 09 Haziran ‘da doluyor. Özbekistan ‘dan çıkmam gerekiyor ama nasıl ve nereye ?

Akşamı ettim. Yaklaşık 19:30 ‘da hava nispeten serinliyor. Çıkıp etrafta dolaştım. Bu arada
Yeni adıyla İstiqbol Ko’chası ‘nda yine rollerblade yapanları izledim. Otelimden yaklaşık 200 metre uzakta sütünlu ve etrafı çok bakımlı bir resmi bina (Forum) ‘nın bulunduğu cadde burası. Meydan tarafından girince Fotoğraf Sanatları Akademisi, Bahor (anıt bina) ve altında Book Café var. 
Bahor Binası, Istiqbol Caddesi


                            

Bir süre sonra yine bilinen Broadway tarafına yürüyüş yaptım. Amir Temur Meydanı ‘nı geçerken Xiva ‘lı bir karı kocaya rast geldim. Xiva Harezm Bölgesinde ve bu bölge Türkçeye en yatkın bölge. Biraz konuştuk. Fotoğraflarını çekmemi istediler. Oğlanın yakınlarından iki kızı İstanbul ‘a gelin göndermişler birkaç yıl önce.
Xiva 'lı aile Taşkent 'e gezmeye gelmiş.
Nedense poz verirken kadınlar elleriyle “V” işareti yapmayı seviyorlar. Oğlanın ciddiyetine sebep sanırım asker olması. Bana asker kimliğini gösterdi. Xiva civarında bir yerde askermiş.

Daha önce de oturduğum etrafı tamamen açık olan Café ‘de bir bira içerek gelip geçenleri seyredip güzel müzik dinledim.

Yaklaşık 21:30 gibi otele doğru dönüş. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder